Page 493 - Risale-i Nur - Şualar
P. 493

ONDÖRDÜNCÜ  ŞUÂ                                                                                                             495



                                                       ِ
           çıktı. Fakat dehşetli değil, hafif oldu.   للّٰا  ءااش  نا o ateş tamamen sönecek.
                                                      ْ َ
                                              ُ ه
                                                  َ
           Bütün hücumları, şahsımı çürütmek ve Nur'un Fütuhatına bulantı vermek-
           tir.  Emirdağı'ndaki  malûm  münafıktan  daha  muzır  ve  gizli  zındıkların
           elinde âlet bir adam ve  bid'atkâr bir yarım hoca ile beraber bütün kuvvetle-
                                                                          ِ
                                                                    ا

           riyle  bize  vurmaya  çalıştıkları darbe, yirmiden bire inmiş.   ءااش  نا o bir
                                                                  للّٰ
                                                                  ُ  َ ه  ْ َ
           dahi, bizi mecruh ve yaralı etmeyecek ve düşündükleri ve kasdettikleri bizi
           birbirinden ve Nurlardan kaçırmak plânları dahi akîm kalacak. Bu mübarek
           Ayların  hürmetine  ve  pekçok  Sevab  kazandırmalarına  itimaden Sabır ve
                                                                  ِ
                                                              ِ
           tahammül içinde Şükür ve Tevekkül etmek ve    ِردَكلا نم نمَا     ِردقْلا ِ ب نمٰا نم
                                                                     َ َ
                                                                              ْ َ
                                                                          َ َ
                                                                َ
                                                        َ ْ َ
           Düsturuna teslim olmak elzemdir, vazi-femizdir.
                                                                      Said Nursî

                                           * * *


                    BAŞBAKANLIĞA, ADLİYE BAKANLIĞINA, DÂHİLİYE
                                    BAKANLIĞINA (*)

               Hürriyet ilânını, Birinci Harb-i Umumîyi, mütareke zamanlarını, Millî
           Hükûmetin ilk teşekkülünü ve Cumhuriyet zamanını birden derkeden bütün
           hükûmet  ricali,  beni  pek  iyi  tanırlar.  Bununla  beraber,  müsaadenizle
           hayatıma bir sinema şeridi gibi sizinle beraber göz gezdirelim.

               Bitlis vilayetine tâbi Nurs köyünde doğan ben; talebe hayatımda rast-
           gelen  Âlimlerle  mücadele  ederek,  ilmî  münakaşalarla  karşıma  çıkanları
           İnayet-i İlahiye ile mağlub ede ede İstanbul'a kadar geldim. İstanbul'da bu
           âfetli  şöhret  içinde  mücadele  ederek  nihayet  rakiblerimin  ifsadatıyla
           merhum  Sultan  Abdülhamid'in  emriyle  tımarhaneye  kadar  sürüklendim.
           Hürriyet ilânıyla ve  "31 Mart Vak'ası"ndaki hizmetlerimle "İttihad ve
           Terakki"  hükûmetinin  nazar-ı  dikkatini  celbettim.  Câmi-ül  Ezher  gibi
           "Medreset-üz Zehra" namında bir İslâm üniversitesinin Van'da açılması
           teklifi ile karşılaştım. Hattâ
                  ------------------
                  (*): Bu yazı, Afyon hapsinde mevkuf iken Hz. Üstadımızın izniyle avukatları
           tarafından kaleme alınarak, mezkûr makamata gönderilmiştir.       Sungur
   488   489   490   491   492   493   494   495   496   497   498