Page 657 - Risale-i Nur - Şualar
P. 657

15.  ŞUÂ  -  EL - HÜCCETÜZZEHRA                                                                                   659


           ve müsavatta az-çok, büyük-küçük birdirler. İşte mahlukat mümkündürler
           ve  imkân  dairesinde  Vücud  ve  ademleri  müsavi  olmasından,  Vâcib-ül
           Vücud'un  hadsiz  Kudret-i  Ezeliyesi  birtek  mümküne  Vücud  vermesi
           kolaylığında  bütün  mümkünatın  Vücudu,  ademin  muvazenesini  bozar,
           herşeye  lâyık  bir  Vücudu  giydirir.  Ve  vazifesi  bitmiş  ise,  zahirî  Vücud
           libasını  çıkarıyor,  sureta  ademe,  belki  Daire-i  İlimdeki  manevî  Vücuda
           gönderir.  Demek  eşya,  Kadîr-i  Mutlak'a  verilse;  bahar  bir  çiçek  kadar,
           bütün İnsanların Haşirde İhyaları bir nefis  kadar kolay olur. Eğer esbaba
           isnad edilse, bir çiçek bir bahar kadar ve bir sinek bütün hayvanat kadar
           müşkilâtlı olur.

               Hem  nasılki  İntizam  Sırrıyla,  bir  koca  sefine  veya  tayyareyi  bir
           parmağı  düğmesine  dokunmak  ile  harekete  getirmesi,  bir  saatin
           zenbereğine anahtarla parmak dokunmasıyla harekete girmesi derecesinde
           kolay ve rahattır. Aynen öyle de; İlm-i Ezelînin Düsturlarıyla ve Hikmet-i
           Sermediyenin  Kanunlarıyla  ve  İrade-i  Rabbaniyenin  küllî  cilveleri  ve
           muayyen usûlleriyle herşeye küllî ve cüz'î, büyük-küçük, az-çok bir manevî
           kalıp, bir hususî mikdar, bir hâlis hudud verildiğinden, tam İntizam-ı İlmî
           ve  İrade  Kanunu  içindedirler.  Elbette  Kadîr-i  Mutlak  hadsiz  Kudretiyle
           Manzume-i  Şemsiyeyi  çevirmesi  ve  arz  sefinesini  medar-ı  senevîsinde
           gezdirmesi, bir cesedde kanı ve kandaki küreyvat-ı hamra ve beyzayı ve o
           küreciklerdeki  zerreleri  nizamlı,  hikmetli  çevirmesi  derecesinde  sühuletli
           ve  kolaydır  ki;  bir  İnsanı  Kâinat  sisteminde  hârika  cihazlarıyla  bir  katre
           sudan  birden  zahmetsiz  yaratır.  Demek  o  ezelî  ve  hadsiz  Kudrete  isnad
           edilse; bu Kâinatın İcadı, bir İnsanın İcadı kadar sühulet peyda eder, kolay
           olur.  Eğer  Ona  verilmezse;  birtek  İnsanı,  acib  cihazları  ve  duygularıyla
           yaratmak, Kâinat kadar müşkilâtlı olur.

               Hem nasılki İtaat ve İmtisal ve Emir dinlemek Sırrıyla; bir kumandan
           bir arş emriyle bir neferi hücuma sevkettiği gibi.. aynı emirle koca bir muti'
           orduyu  dahi  kolayca  hücuma  tahrik  eder.  Aynen  öyle  de:  İrade-i  İlahî
           Kanunlarına kemal-i itaate ve tekvinî Emr-i Rabbanînin işaretine emirber
           nefer  ve  emir  kulu  misillü  fıtrî  meyil  ve  şevk  içinde  ve  İlm-i  Ezelî  ve
           Hikmetin  tayin  ettikleri  hatt-ı  hareket  düsturları  dairesinde  ve  ordu
           neferlerinden  bin  derece  ziyade  itaatli  ve  emir  dinler  ve  emir  kulu
           hükmünde  olan  masnuat,  hususan  Zîhayatlardan  birtek  ferdi,  "Ademden
           haydi Vücuda çık, vazife başına gir!" diye Emr-i Rabbanî ile ve İlmin tayin
           ettiği tarzda
   652   653   654   655   656   657   658   659   660   661   662