Page 747 - Risale-i Nur - Şualar
P. 747
SEKİZİNCİ ŞUÂ 749
dalâletin cemaatle hücumuna mukavemet ettirecek gayet kuvvetli bir
Îman-ı Tahkiki lâzımdır ki dayanabilsin. Risale-i Nur, bu Vazifeyi en
dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nâzik bir vakitte, herkesin
anlıyacağı bir tarzda Hakaik-ı Kur'aniye ve Îmaniyenin en derin ve en
gizlilerini gayet kuvvetli bürhanlar ile isbat ederek o Îman-ı Tahkikîyi
taşıyan hâlis ve sâdık Şâkirdleri dahi, bulunduk-ları kasaba, karye ve
şehirlerde -Hizmet-i Îmaniye itibariyle- âdeta birer gizli Kutup gibi
Mü'minlerin mânevi birer Nokta-i İstinadı olarak, bilinmedikleri ve
görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde Kuvve-i Mâneviye-i
Îtikadları cesur birer zabit gibi Kuvve-i Mâne-viyeyi Ehl-i Îmanın
Kalblerine verip Mü'minlere mânen mukave-met ve cesaret veriyorlar.
İ k i n c i S u a l : Keramet izhar edilmezse daha evlâ olduğu
halde, neden sen ilân edersin?
Elcevab: Bu, bana aid bir Keramet değildir. Belki, Kur'anın İ’caz-ı
Mâneviyesinden tereşşuh ederek Has bir Tefsirinden Keramet suretinde
bizlere ve Ehl-i Îmana bir İkram-ı Rabbânî ve İn'am-ı İlâhîdir. Elbette
Mu’cize-i Kur'aniye ve Onun Lem'aları izhar edilir. Ve Ni'met ise Şükür
ِ
ِ ِ
ث
niyetiyle ilân etmek, bir Tahdis-i Ni'mettir. د حف ر ب ك َ َ َ ِ ِ ةمعنب امَا و
َ َّ
َ ْ
َ
Âyeti izharına emreder. Benim için medar-ı fahr ve gurur olacak bir
liyakatım ve istihkakım olmadığını kasemle itiraf ediyorum. Ben çekir-
dek gibi çürüdüm ve kurudum. Bütün Kıymet ve Hayat ve Şeref o
çekirdekten çıkan Şecere-i Risale-i Nur ve Mu’cize-i Mâneviye-i
Kur'âniyeye geçmiş biliyorum. Ve öyle îtikad ettiğimden İ’caz-ı
Kur'ânî hesabına izhar ederim. Bütün Kıymet bir Mu’cize-i
Kur'âniye olan Risale-i Nurdadır. Hattâ eskiden beri taşıdığım
Bediüzzaman ismi Onun imiş.. yine Ona iade edildi. Risale-i Nur
ise, Kur'anın malıdır ve mânasıdır. Bu Remizde hususî kanaatımı
te'yid eden ve kendime mahsus çok emâre ve karineler var. Fakat
başkalara isbat edemediğimden yazamıyorum. Yalnız iki-üçüne işaret
etmeğe münasebet gelmiş.
B i r i n c i s i : Ben Celcelûtiyeyi okuduğum vakit, sair Münâ-
catlara muhalif olarak kendim bizzat hissiyatımla Münâcât ediyorum
diye hissederdim. Ve başkasının Lisaniyle taklidkârane olmuyordu.
Benim için gayet fıtrî ve dertlerime alâkadar ve Tefekkürât-ı Ruhiyeme