Page 93 - Risale-i Nur - Şualar
P. 93

ALTINCI  ŞUÂ                                                                                                                            95


               İkinci Sual: Teşehhüd âhirinde
                     َٓ
                                   َٓ ِ
                ِ
             ۪
                             ۪
                                                               ٍ
                                                 ٍ
           ٌ مي ٌ ها ٌ رباٌل  ٌلٰع  ٌ و ٌ ٰ ٌ ٰا ِ  ٌمي ٌ ها ٌ ربا ٌ  ٌٰ لٰع ٌتيَّلصٌامَكٌدمحمٌل  ٌ ٌ ٌ ٰا ِ  َٓ  ٌ ٰ لٰع  ٌ وٌدمحمٌ ٌٰ لٰعٌ ِلصٌم ه َّ  ٌ َا ٌ ٰلل ٌ ه
                                                                      َ ِّ
                                                             َ َ
                           َ َ َ
                                             َ
                                    َ
           َ
                                                                َّ َ ه
               َ ْ
                               َ ْ
                                                  َّ َ ه
                                                                          َ
                                       َ ْ َ
           deki Tesbih, Tesbihlerin kaidesine uygun gelmiyor. Çünki Muhammed
           Aleyhissalâtü  Vesselâm,  İbrahim  Aleyhisselâm'dan  daha  ziyade
           Rahmete  mazhardır  ve  daha  büyüktür.  Bunun  Sırrı  nedir?  Hem  bu
           tarzdaki Salavatın Teşehhüdde tahsisinin hikmeti nedir? Aynı Dua, eski
           zamandan beri ve bütün Namazda tekrar etmeleri... Halbuki bir Dua bir
           defa kabule mazhar olsa yeter. Milyonlarca Duaları makbul olan Zâtlar
           musırrane Dua etmesi ve bilhassa o şey Va'd-i İlahîye iktiran etmiş ise..
           Meselâ:   ادومحمٌاًماقمٌ كبرٌكثعبيٌنَاٌ َٓ سع  Cenab-ı  Hak  va'dettiği
                                                        َ
                      ً ه ْ َ
                                َ َ َ ُّ َ َ َ َ ْ َ ْ
                                                      ٰ
           halde,    her    Ezan    ve    Kametten    sonra     edilen     mervî     Duada
                     ۪
             ٌهتدعو ٌ ىذَّلا ٌادومحم ٌ اًماقمٌ ٌ هثعباو deniliyor; bütün Ümmet o va'di ifa

                                    َ َ
                                       ه ْ َ ْ َ
                         ً ه ْ َ
            ه َ ْ َ َ
           etmek için Dua ederler. Bunun Sırr-ı Hikmeti nedir?


               E l c e v a b : Bu sualde üç cihet ve üç sual var.

               B  i  r  i  n  c  i      C  i  h  e  t  :  Hazret-i  İbrahim Aleyhisselâm,  gerçi
           Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'a yetişmiyor. Fakat Onun
           Âli, Enbiyadırlar. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Âli, Evliyadır-
           lar.  Evliya  ise,  Enbiyaya  yetişemezler.  Âl  hakkında  olan  bu  Duanın
           parlak bir surette kabul olduğuna delil şudur ki:

               Üçyüzelli milyon içinde Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm-
           'dan yalnız iki Zâtın; yani Hasan (R.A.) ve Hüseyin'in (R.A.) neslinden
           gelen  Evliya,  -ekser-i  mutlak-  Hakikat  mesleklerinin  ve Tarîkatlarının
                                                             ِ
                                                                 ِ
           Pîrleri ve Mürşidleri Onlar olmaları,  ٌ َل۪يئ ٌ َٓ ارسا ِ  ٌ ۪ ن۪ب ٌءَٓ ا ٌ يب ٌ نَاَك ٌ ۪ تم ٌ هاٌءَٓ ا ٌ مَلع
                                                                  ْ َ
                                                     َ
                                                                        َّ
                                                          َٓ َ
                                                                             َ ه
                                                                           ه
                                                      ْ
           Hadîsinin mazharları olduklarıdır. Başta Cafer-i Sadık (R.A.) ve Gavs-ı
           A'zam  (R.A.)  ve  Şah-ı  Nakşibend  (R.A.)  olarak  herbiri,  Ümmetin  bir
           kısm-ı a'zamını tarîk-ı
   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98