Page 94 - Risale-i Nur - Şualar
P. 94
96 ŞUÂLAR
Hakikata ve Hakikat-ı İslâmiyete İrşad edenler, bu Âl hakkındaki
Duanın makbuliyetinin meyveleridirler.
İ k i n c i C i h e t : Bu tarzdaki Salavatın Namaza tahsisi Hikmeti
ise; meşahir-i insaniyenin en nurani, en mükemmeli, en müstakimi olan
Enbiya ve Evliyanın Kafile-i Kübrasının gittikleri ve açtıkları yolda,
kendisi dahi o yüzer İcma' ve yüzer tevatür kuvvetinde bulunan ve
şaşırmaları mümkün olmayan o Cemaat-ı Uzmaya, o Sırat-ı Müstakim-
de iltihak ve refakat ettiğini tahattur etmektir. Ve o tahattur ile, şübehat-ı
şeytaniyeden ve evham-ı seyyieden kurtulmaktır. Ve bu Kafile, bu
Kâinat Sahibinin Dostları ve makbul Masnuları ve Onların muarızları,
Onun düşmanları ve merdud mahlukları olduğuna delil ise: Zaman-ı
Âdem'den beri o Kafileye daima Muavenet-i Gaybiye gelmesi ve
muarızlarına her vakit musibet-i semaviye inmesidir.
Evet Kavm-i Nuh ve Semud ve Âd ve firavun ve nemrud gibi bütün
muarızlar Gadab-ı İlahîyi ve azabını ihsas edecek bir tarzda gaybî
tokatlar yedikleri gibi; Kafile-i Kübranın Nuh Aleyhisselâm, İbrahim
Aleyhisselâm, Musa Aleyhisselâm, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm
gibi bütün Kudsî Kahramanları dahi, hârika ve mu'cizane ve gaybî bir
surette Mu'cizelere ve İhsanat-ı Rabbaniyeye mazhar olmuşlar. Birtek
tokat, hiddeti; bir tek ikram, muhabbeti gösterdiği halde, binler tokat
muarızlara ve binler ikram ve muavenet Kafileye gelmesi, bedahet
derecesinde ve gündüz gibi zahir bir tarzda O Kafilenin Hakkaniyetine
ve Sırat-ı Müstakimde gittiğine şehadet ve delalet eder. Fatiha'da
ِ
۪
ِ
ِ
ِ
ٌ
يل
ٌمهيَلعٌت ٌ معنَا ٌ ني ٌ َ ْ ٌ ۪ ذَّلا ٌَطارص o Kafileye ve ٌ َٓ اضلاٌَلٌوٌمهيَلعٌبوضغمْلاٌِيرَغ
َّ ِّ
َ
ْ ْ َ َ
ْ َ
َ
َ ْ ْ َ
ه ْ َ
ْ
muarızlarına bakıyor. Burada beyan ettiğimiz Nükte ise, Fatiha'nın
âhirinde daha zahirdir.
Ü ç ü n c ü C i h e t : Bu kadar tekrar ile kat'î verilecek olan bir
şeyin vermesini istemesinin Sırr-ı Hikmeti şudur: İstenilen şey meselâ
Makam-ı Mahmud bir uçtur. Pek büyük ve binler Makam-ı Mahmud
gibi mühim Hakikatları ihtiva eden bir Hakikat-ı A'zamın bir dalıdır. Ve
Hilkat-ı Kâinatın en büyük neticesinin bir meyvesidir. Ve ucu ve dalı ve
o meyveyi Dua ile istemek ise; dolayısıyla o