Page 104 - Dünya Hayatının Gerçeği
P. 104

Anlatılan tüm bu gerçeklere rağmen, insan ruhunda sevilmeyen, isten-
                meyen şeyleri düşünmemek, yok kabul etmek gibi bir eğilim vardır. Bu
                durum özellikle ölüm söz konusu olunca iyice belirginleşir. Yukarıda da
                bahsettiğimiz gibi, ölüm ancak bir tanıdık kaybedildiğinde ya da birinin
                ölüm yıldönümünde hatırlanır. Hemen hemen herkes ölümü kendisine
                uzak görür. Sanki yolda yürürken, yatakta yatarken ölenlerin kendinden
                farklı bir durumu mu vardır? Yoksa o "daha gençtir" de "uzun yıllar" yaşa-
                yacak mıdır? Ne var ki evinden okula gitmek için yola çıkıp ya da önemli
                bir toplantıya yetişmeye çalışırken trafik kazası geçiren kişi, hiç tahmin
                etmediği bir zamanda beklemediği bir hastalıkla ölen biri de ölmeden
                önce aynı düşünceyi taşıyor olabilir. Bu insanlar bir gün önce yaşarlarken,
                ertesi günün gazetelerinde herkesin onların ölüm haberlerini okuyacakla-
                rını büyük bir olasılıkla akıllarına bile getirmemişlerdir.
                  Gariptir ki siz de bu satırları okuduktan sonra çok kısa bir süre sonra
                ölebileceğinize ihtimal vermeyebilirsiniz. Daha yapılacak, bitirilecek işle-
                rinizin olması belki de ölümün sizin için "henüz erken ve zamansız oldu-
                ğunu" düşündürüyordur. Oysa bu bir aldanma ve kaçıştır, üstelik Allah bu
                kaçışın fayda vermeyeceğini de bize bildirmiştir:
                  De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçış size
                  kesin olarak bir yarar sağlamaz; böyle olsa bile, pek az (bir zaman)
                  dışında metalanıp yararlandırılmazsınız." (Ahzab Suresi, 16)

                                    İnsan bilmelidir ki bu dünyaya "yalın" bir şekilde
                                   gelmiştir ve yine "yalın" bir şekilde gidecektir. Ama
                                        doğduktan hemen sonra, ihtiyaçlarını gider-
                                         mek için kendine sunulan nimetleri cahilce
                                         sıkı sıkıya sahiplenir; onları elde tutmayı
                                                hayatının en önemli amacı haline geti-
                                                  rir. Oysa hiç kimse malını, mülkü-
                                                  nü ya da sahip olduğu diğer şeyleri
                                                öldükten sonra yanına alamaz.
                                              Sonuçta beden, birkaç metrelik beyaz
                                        beze sarılıp defnedilir. İnsan, bu kısa dünyaya
                                       "yalın" gelir ve "yalın" gider.
                                           Kendisiyle birlikte ahirete varan tek şey,
                                         Allah'a olan inancı ya da inançsızlığıdır.

        102  DÜNYA HAYATININ GERÇEĞİ
   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109