Page 57 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 57

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                 onların din dışı felsefelerini savunmak olduğuna inanır. Bu yüzden de hemen
                 her platformda kendisini insanlara onlardan biri gibi tanıtabilmek için 'bu felsefi
                 söylemleri ve onların entel görüşlerini' kullanır. Sosyal medya hesaplarında bun-

                 ları anlatan resimler, sözler, filmler paylaşır. Bu konularda küfürde 'üstat' olarak
                 bilinen kimselerin paylaşımlarına beğeniler yapar ve sayfalarında onlardan alıntılara

                 yer verir. Böylece kendisini sözde 'tekdüze bir Müslüman' olarak görünmekten
                 kurtardığına ve bununla da büyük bir 'sükse yaptığına' inanır.
                     Oysa ki asıl tekdüze olan, küfrün ve münafığın inandığı batıl felsefeler, ya-

                 şadıkları basit ahlaka dayalı hayattır. İslam, insanlara dünyanın tüm güzellik-
                 lerini en iyi şekilde yaşamayı, dünyada en fazlasıyla mutlu olmanın yolunu öğ-

                 reten hak dindir. Dini yaşayan bir Müslüman dünyanın her türlü nimetinden en
                 mükemmel şekilde istifade eden, her şeyden en fazla zevki alabilen insandır. Küfrün
                 soğuk, karanlık, donuk, karmaşık ruhu ise, onlara sadece mutsuzluğun, huzursuz-

                 luğun ve açmazlar içerisinde sürünüp kalmanın yolunu göstermektedir. Bu müna-
                 fığın ve küfrün sadece dünyada çektiği acıdır. Ahirette ise dehşetli bir azap onları
                 sonsuza kadar bırakmayacaktır.






                                                          ADNAN OKTAR: "Münafıklar İslam'ı -haşa-
                                                       biraz tekdüze görürler. Kendilerince onu kü-
                                                       fürle değiştirmek isterler. Mesela İslami bir
                                                       eser, Kurani bir eser onu sıkar. İllaki küfür-
                                                       den bir eser olursa hoşuna gider; onları
                                                       okumak ister. Allah'tan, Kitap'tan, dinden

                                                       bahseden kitapları okumak istemez. Onları
                                                       beğendiğini de söylemek istemez, onu -
                                                       haşa- aşağılayıcı görür. Ama küfürden ne
                                                       olduğu belirsiz, ne anlattığı, anlaşılması güç
                                                       kitaplar, yazılar olduğunda, züppelik olsun
                                                       diye onları beğenir ve oradan kendine bir
                                                       paye çıkarır.  Kendini yücelttiğini zanneder.
                                                       Oysa, Cenab-ı Allah küfrü eleştiriyor, "Kuvveti
                                                       ve onuru onların yanında mı arıyorlar?"(Nisa
                                                       Suresi, 139) diyor. İşte münafıklar kuvveti ve

                                                       onuru hep küfrün yanında ararlar." (A9 TV,
                                                       23 Ocak 2016)









                                                                                                             55
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62