Page 55 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 55

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                     Münafığın bu konudaki bir diğer hamlesi ise 'daha önce Allah'a ve elçisine karşı
                 savaşanları gözetlemek'tir. Münafık kendince Müslümanlara zarar verebilmek için,
                 daha önce Müslümanlara karşı her kim mücadele ettiyse gidip onları bulur ve onlarla

                 yakın bağlantıya geçer. Örneğin bir yerde bir münafık grup varsa ya da inkar eden-
                 lerden Müslümanları hedef almış bir topluluk varsa, münafık hemen onlarla di-

                 yalog kurup onları iman edenler aleyhinde daha da kışkırtmak ister.
                     Münafığın Müslümanlar aleyhinde yaptığı bu gibi hain faaliyetlerin sınırı ve
                 ucu bucağı yoktur. Şartlara ve imkanlara göre, sürekli yeni sinsilikler bulur, sahte-

                 karca yöntemler geliştirir. Ama buna rağmen münafıklar, "Biz iyilikten başka şey
                 istemedik" diyerek sözde 'ne kadar temiz insanlar olduklarına dair' yemin ederler.

                 Kendilerini her zaman yalnızca iyilik peşinde koşan, akıllı, dürüst, iyi niyetli insanlar
                 gibi tanıtmaya çalışırlar. Ama aslında sürekli şeytanlık ve kötülük peşindedirler ve
                 bu sözleri de yalandan ibarettir. Nitekim Allah ayetin sonunda, "Allah onların

                 şüphesiz yalancı olduklarına şahitlik etmektedir" (Tevbe Suresi, 107) sözleriyle
                 münafığın bu alçak karakterini haber vermiştir.
                     Ancak Allah Kuran'da "Allah, kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol

                 vermez." (Nisa Suresi, 141) buyurmuştur. İşte bu nedenle, münafık da küfürle
                 olan ittifakında, Allah'ın bu ayeti gereği, her ne yaparsa yapsın, istediği başarıyı
                 asla elde edemez. Allah Müslümanların mutlaka üstün geleceğini Kuran'da şöyle

                 haber vermiştir:

                     Andolsun, gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: Gerçekten onlar,
                     muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; Bizim
                     ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır. (Saffat Suresi, 171-173)




































                                                                                                             53
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60