Page 158 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 158
160 MUHÂKEMAT
Demek işkal ise mananın dikkatindendir, lafzın iğlakından değildir.
Ey mu'teriz! İnsafla nazar et ki, fikr-i beşerin bahusus avamın
fikirlerinden en uzak olan Hakaikı, şöyle bir tarîk ile takrib etmek,
acaba Tarîk-i Belâgat olan Mukteza-yı Halin Mutabakatına Muvafık
ve makamın nisbetinde Kemal-i Vuzuh ve ifadeye mutabıktır; yahut
tevehhüm ettiğin gibidir? Hakem sen ol...
İkinci Noktaya cevab: İkinci Mukaddeme'de mufassalan
geçmiştir. Âlemde meyl-ül istikmalin dalı olan insandaki meyl-üt
terakkinin semeratı ve tecarüb-ü kesîre ile ve netaic-i efkârın
telahukuyla teşekkül eden ve merdiven-i terakkinin basamakları
hükmünde olan fünun ise; müterettibe ve müteavine ve mütesel-
siledirler. Evet müteahhirin in'ikadı, mütekaddimin teşekkülüne
vâbestedir. Demek mukaddem olan fen, Ulûm-u Mütearifenin
derecesine gelecek; sonra müteahhirine mukaddeme olabilir.
Bu Sırra binaendir ki: Şu zamanda temahhuz-u tecarüble
satha çıkıp ve tevellüd etmiş olan bir fennin faraza on asır evvel bir
adam tefhim ve talimine çalışsa idi, mağlata ve safsataya
düşürmekten başka birşey yapamazdı. Meselâ, denilse idi: "Şemsin
sükûnuyla arzın hareketine ve bir katre suda bir milyon hayvanatın
bulunduklarına temaşa edin, tâ Sâni'in Azametini bilesiniz."
Cumhur-u avam ise; hiss-i zahir veya galat-ı hissin sebebiyle
hilaflarını zarurî bildikleri için ya tekzib veya nefislerine mugalata
veya mahsus olan şeye mükâbere etmekten başka ellerinden birşey
gelmezdi. Teşviş ise; bahusus onuncu asra kadar, minhac-ı irşada
büyük