Page 156 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 156

158                                                                                                  MUHÂKEMAT


           Fünun-u  Hakikiye  ve  Ulûm-u  İlahiyenin  zübdesi  olarak  istidad-ı
           beşerin  nümüvvü  derecesinde  tevessü'  edip  iki  Âlemde  semere
           vererek ahval-i beşeri güya bir meclis-i vâhid, bir zaman-ı vâhidin
           ehli  gibi  tanzim  eden  öyle  bir  Adaleti  tesis  eder.  Eğer  o  Şeriatın
           Nevamisinden  sual  edersen  ki:  Nereden  geliyorsunuz?  Ve  nereye
           gideceksiniz? Sana şöyle cevab verecekler ki: Biz Kelâm-ı Ezelîden
           gelmişiz.  Nev'-i  beşerin  Selâmeti  için  Ebedin yolunda  refakat  için
           Ebede  gideceğiz.  Şu  dünya-yı  fâniyeyi  kestikten  sonra,  bizim  surî

           olan irtibatımız kesilirse de; daima Maneviyatımız beşerin Rehberi
           ve Gıda-yı Ruhanîsidir.

                                     H â t i m e

                  Şübehat  ve  şükûkun  üç  menbaları  vardır.  Şöyle:  Eğer
           Maksud-u  Şâri'den  ve  efkârın  istidadları  nisbetinde  olan  İrşaddan
           tecahül edip, bütün evham-ı seyyienin yuvası hükmünde olan şöyle
           bir mağlata ile itiraz edersen ki, Şeriatın başı olan Kur'anda üç Nokta
           vardır:

                  Birincisi:  Kur'an'ın  mâbih-il  imtiyazı  ve  vuzuh-u  ifade
           üzerine müesses olan Belâgata münafîdir ki, vücud-u müteşabihat ve

           müşkilâttır.

                  İkincisi:  Şeriatın  Maksud-u  Hakikîsi  olan  İrşad  ve  Talime
           münafîdir ki, fünun-u ekvanda bir derece ibham ve ıtlakatıdır.

                  Üçüncüsü:  Tarîk-ı  Kur'an  olan  Tahkik  ve  Hidayete

           muhaliftir.  İşte  o  da  bazı  zevahiri,  Delil-i  Aklînin  hilafına  imale
           edip, hilaf-ı vakıa ihtimalidir.

                  Ey Birader!.. Tevfik Allah'tandır. Ben de derim ki: Sebeb-i
           noksan gösterdiğin olan şu üç Nokta, tevehhüm ettiğin gibi değildir.

           Belki üçü de İ’caz-ı Kur'an'ın en sadık şahidleridir. İşte:
   151   152   153   154   155   156   157   158   159   160   161