Page 152 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 152
154 MUHÂKEMAT
asır evvel hârika sayılan keşif bu zamana kadar mestur kalsaydı,
tekemmül-ü mebadi cihetiyle bir çocuk da keşfedebildiğini nazara
al. Onüç asır geri git, o zamanların tesiratından kendini tecrid et,
dehşet-engiz olan Ceziret-ül Arab'da otur, dikkatle temaşa et,
görürsün ki: Ümmi, tecrübe görmemiş, zaman ve zemin yardım
etmemiş tek bir adam ki; yalnız zekâya değil, belki gayet kesîr
tecarübün mahsulü olan fünunun kavaniniyle öyle bir Nizam ve
Adaleti tesis ediyor ki: İstidad-ı beşerin kameti, netaic-i efkârı
teşerrübünden tekebbür ederse, o Şeriat dahi tevessü' ederek Ebede
teveccüh eder. Kelâm-ı Ezelî'den geldiğini ilân etmekle beraber, iki
Âlemin Saadetini temin eder. İnsaf edersen, bu ise yalnız o zamanın
insanlarının değil, belki nev'-i beşerin tavk-ı haricinde göreceksin.
Meğer evham-ı seyyie, senin şu tarafa müteveccih olan fıtratının
tarf'ını (1) çürütmüş ola...
Dördüncüsü: Onuncu Mukaddeme'de geçtiği gibi, hem de
ikinci nokta-i itirazın cevabında da geleceği gibi şudur ki: Cumhurun
istidad-ı efkârı derecesinde Şeriatın İrşad etmesidir. Şöyle ki:
Cumhurun âmiliği için, Hakaik-i Mücerredeyi; me'lufları vasıta
olmaksızın adem-i telakkileri sebebiyle, müteşabihat ve teşbihat ve
istiarat ile tasvir etmesidir. Hem de fünun-u ekvanda cumhurun,
hiss-i zahir sebebiyle hilaf-ı vaki'i zarurî telakki etmekle beraber,
mebadi basamakları adem-i in'ikad ve tekemmülünden, mağlataların
vartalarına düşmemek için, Şeriat öyle mesailde ibham etti ve
mutlak bıraktı; lâkin Hakikatı îmadan hâlî bırakmadı.
------------------
(1): Dikkat lâzımdır.