Page 154 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 154
156 MUHÂKEMAT
demiş: İslâmiyet böyle olursa acaba medeniyet-i hazıra Hakaik-i
İslâmiyetin dairesinde yaşayabilir mi? Kendisi kendine "Evet" ile
cevab veriyor. Şimdiki Muhakkikler o daire içinde yaşamaktadırlar.
Evvelki feylesof dahi diyor ki: Hakaik-i İslâmiyet çıktıkları zaman;
ateş-i cevval gibi hatabın parçalarına benzeyen sair efkâr ve edyanı
bel' etti. Hem de hakkı vardır. Zira başkaların safsatiyatından birşey
çıkmaz, ilââhirihî...
Evet onüç asırdan beri o kadar dehşetli müsademata karşı
Hakaikını muhafaza etmiştir. Belki bu müsademe, keşmekeş;
Hakikat-ı İslâmiyetin omuzu üstünden türab-ı hafayı terkik ve tahfif
ediyor. Neam, vücud ve hal-i Âlem buna şahiddir. Makale-i ûlâdaki
mukaddematı nazara almak gerektir.
Vehim ve Tenbih: Eğer desen: Herbir fende yalnız bir
fezlekeyi bilmek bir adam için mümkündür...
Elcevab: Neam, lâ!.. Zira öyle bir fezleke ki: Hüsn-ü isabet
ve mevki-i münasibde ve münbit bir zeminde istimal gibi sâbıkan
mezkûr sair Noktalar ile cam gibi maverasından ıttıla-ı tâm ve
melekeyi gösteren fezlekeler mümkün değildir. Evet, kelâm-ı vâhid
iki mütekellimden çıkarsa; birinin cehline ve ötekisinin ilmine bazı
umûr-u mermuze-i gayr-ı mesmua ile delalet eder.
İşaret ve İrşad ve Tenbih: Ey benimle şu Kitabın evvel-i
menazilinden hayaliyle seyr ü sefer eden Birader-i Vicdan! Geniş bir
nazar ile nazar et ve müvazene et. Kendi hayalinde muhakeme
etmek için bir meclis-i âliyeyi teşkil et. Sonra da "Mukaddemat-ı
İsna Aşer"den müntehabatını davet et, hazır olsunlar. Sonra da şu
kaidelerle müşavere et!.. İşte: