Page 38 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 38
40 MUHÂKEMAT
Dokuzuncu Mukaddeme
Ukûl-ü Selime yanında muhakkaktır ki: Hilkatte Hayır asıl,
şer ise tebeîdir. Hayır küllî, şer cüz'îdir. Şöyle görünüyor ki: Âlemin
herbir nev'ine dair bir fen teşekkül etmiş ve etmektedir. Fen ise,
kavaid-i külliyeden ibarettir. Külliyet-i kaide ise, o nev'de olan
Hüsn-ü İntizamına keşşaftır. Demek cemi' fünun, Hüsn-ü İntizama
birer şahid-i sadıktır. Evet külliyet İntizama delildir. Zira birşeyde
İntizam olmazsa, Hüküm külliyetiyle cereyan edemez. Çok
istisnaâtıyla perişan oluyor. Bu şahidleri tezkiye eden, Nazar-ı
Hikmetle İstikra-i Tâmmdır. Fakat bazan İntizam görülmüyor. Çünki
dairesi, ufk-u nazardan daha geniş, tamamen tasavvur ve ihata
olunmadığı için, Nizamın tasvir-i bîmisali kendini gösteremiyor.
Binaenaleyh umum fünunun şehadetleriyle ve Nazar-ı Hikmetten
neş'et eden istikra-i tâmmın tasdikıyla sabittir ki: Hilkat-ı Âlemde
maksud-u bizzât ve galib-i mutlak, yalnız Hüsün ve Hayr ve Hak ve
Kemaldir. Amma şer ve kubuh ve bâtıl ise; tebaiye ve mağlube ve
mağmuredirler. Eğer çendan savlet etseler de muvakkattır. Hem de
sabittir ki: Ekrem-i Halk Benî-Âdemdir. İstidadı ve san'atı buna
şahiddir. Hem de Benî-Âdemin en Eşrefi, Ehl-i Hak ve Hakikat olan
doğru Müslümanlardır. Hakaik-i İslâmiyet buna şehadet ettiği gibi
istikbalin vukuatı da tasdik edecektir. Hem de sabittir ki: Ekmel-i
Küll Muhammed'dir (Aleyhissalâtü Vesselâm). Mu'cizatı ve Ahlâk-ı
Kâmilesi şehadet ettiği gibi, Muhakkikîn-i Nev'-i Beşer de tasdik
ederler. Hattâ a'dası da teslim ediyorlar ve etmeye mecburdurlar.
Vakta ki bu böyle, şu şöyle ve o öyledir. Acaba nev'-i beşer
şekavetiyle o fünunların şehadetini cerh ve istikra-i tâmmı