Page 82 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 82
84 MUHÂKEMAT
hikmet-i yunaniyeyi dört duvarıyla zîr ü zeber etmiştir. Demek
muhakkak oldu ki: Âyâtın Delail-i İ’cazının miftahı ve Esrar-ı
Belâgatın keşşafı, yalnız Belâgat-ı Arabiyenin madenindendir.
Yoksa felsefe-i yunaniyenin destgâhından değildir.
Ey Birader!
Vakta ki Keşf-i Esrar merakı bizi şu makama kadar getirdi.
Biz de seni beraber çektik. Seni taciz ettik. Hem senin çok
yorgunluğunu dahi biliriz. Şimdi Unsur-ul Belâgat ve İ’cazın miftahı
olan İkinci Makale'nin içerisine seni gezdirmek istiyorum. Sakın o
makalenin iğlak-ı üslûbu ve içinde cilveger olan mesailin
elbiselerinin perişaniyeti, seni temaşasından müteneffir etmesin.
Zira iğlak eden, manasındaki dikkat ve kıymettir. Ve perişan eden ve
zînet-i zahiriyeden müstağni eden, manasındaki cemal-i zâtiyesidir.
Evet, nazlanan ve istiğna gösteren nazeninlerin mehirleri
dikkattir. Ve menzilleri dahi Kalbin süveydasıdır. Bunlara
giydirdiğim elbise, zamanın modasına muhaliftir. Zira kürd mektebi
denilen yüksek dağlarda büyümüş olduğumdan alaturka terziliğe
alışamadım. Hem de şahsın üslûb-u beyanı, şahsın timsal-i
şahsiyetidir. Ben ise gördüğünüz veya işittiğiniz gibi, halli müşkil bir
Muammayım...
َّ َ َّ َ
مت مت