Page 79 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 79
BİRİNCİ MAKALE 81
Sâlisen: Şemsin müstekarrı denilen taht-ı revanıyla ve
seyyarat denilen asakir-i seyyaresiyle göçüp Sahra-yı Âlemde seyr ü
seferi, mukteza-yı hikmet görünüyor. Zira Kudret-i İlahiye herşeyi
hayy ve müteharrik kılmıştır ve sükûn-u mutlak ile hiçbir şeyi
mahkûm etmemiştir. Mevtin biraderi ve ademin ammizadesi olan
atalet-i mutlak ile, Rahmeti bırakmamış ki kaydedilsin. Öyle ise
Şems de hürdür. Kanun-u İlahiye İtaat etmek şartıyla serbesttir,
gezebilir. Fakat başkasının hürriyetini bozmamak gerektir ve şarttır.
Evet şems, Emr-i İlahîye temessül eden ve herbir hareketini Meşiet-i
İlahiyeye tatbik eden bir çöl paşasıdır. Evet cereyan hakikî ve zâtî
olduğu gibi arazî ve hissî de olabilir. Nasıl hakikîdir, öyle de meca-
zîdir. Bu mecazın menarı, ى رجت dir. Üslûbun ukde-i hayatiyesine
ْ َ
ِ
telvih eden lafız, رقتسمل dir.
ٍ
َ َ
ّ ْ ُ
Elhasıl: Maksad-ı İlahîsi, Nizam ve İntizamı göstermektir.
َ
ل
Nizam ise şems gibi parlıyor. َ ت لاو لسعْلا ِلُك Kaidesine binaen,
ْ
َ ْ َ
َ
َ
Nizamı intaç eden hareket-i şems veyahut deveran-ı arz, hangisi
olursa olsun, asıl maksadı ihlâl etmediği için sebeb-i aslînin
taharrisine mecbur değiliz. Meselâ: َلاق nin ا iyle hıffet hasıldır.
َ
ق
Aslı ne olursa olsun, و'a bedel dahi olsa fark etmez. Yine ا, ا ve
hafiftir.