Page 407 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 407

Beşinci Risale olan Beşinci Kısım






                                           ِ
                                   ِ
                                 ْ ا ل خ  ْ ضر    ْ  لاا    ْ ْ و    ْ تا  َّ ٰ    ْ ون ْ ر اْ ل ْ س ْ م ْ و  ْ للّ ا
                                                        ُ ٰ ُ ُ
          ...Âyet-i  pür-Envârının  çok  Envâr-ı  Esrarından  bir  Nurunu,  Ramazan-ı
          Şerif'te bir Halet-i Ruhaniyede hissettim, hayal-meyal gördüm. Şöyle ki:

                 Üveys-i Karanî'nin:
            ْقا ْ ز ْ رلا ْ ْ ت  ْ  ا ْ ن  ْوْ ْ قول       ُ      ِ  ا ْ قل ْ ْ و ْ ْ  ا ْ ن ا ْ ا ْ  ل ْ م ْ خ ُ  ْ خ ل اْتن      ُ      ْ  لا ْ ع ْ ب ْ د ْ ْ و ْ  اْ  ْان  ْ وْ ْ ْ  ا  ْ ْ ر ْ   ب  ْ تن ا  ْ ى   ا    ِ ْ ا ْ هٰل

               َّ َّ ُ
                         ُ


                                        ُ  و ْ ق ْ ْ لا خ    ْ زرم  ا ْ ْ  لا  ْ ن اْ ْ و
                                           ُ

          Münacat-ı  Meşhuresi  nev'inden,  bütün  mevcudat-ı  zevilhayat,  Cenab-ı
          Hakk'a karşı aynı Münacatı ettiklerini.. ve onsekiz bin Âlemin herbirinin
          ışığı, birer İsm-i İlahî olduğunu bana kanaat verecek bir Vakıa-ı Kalbiye-i
          Hayaliyeyi gördüm. Şöyle ki:

                 Birbirine  sarılı  çok  yapraklı  bir  gül  goncası  gibi,  şu  Âlem  binler
          perde  perde  içinde  sarılı,  birbiri  altında  saklı  Âlemleri  bu  Âlem  içinde
          gördüm. Herbir perde açıldıkça, diğer bir Âlemi görüyordum. O Âlem ise,
          Âyet-i Nur'un arkasındaki
                                        ِ
                                                      ِ
             ْ ْ ب ا ْ حس  ِ       ِ  ِ       ْ ْ وف ْ ق ْ ه ْ ْ م ْ و ْ ج ْ ْ م ْ ن ْ ْ وف ْ ق ْ ه ْ  ْ نم ْج  ْ ش ي ْ ه ْ ْ وم  ْ غيْج  ْ ْ  ْ ت امُ  ْ و ا ْ ْ  ك ْ ُظ ل
                                                                     ف ْ ْ ب ْ ح ْ  ر ْ ْ ُل
                                                       ٰ ُ
                                                      ِ

             ُ ٰ
           ُ  ْ ْ ه ل ْ  ْللّاِْل ْ عج           ْ ن ْ ْ  ل ْ ْ ي  ْ مو  ا ْ         ْ يهري  ْ يْ ْ  ك ْ د ْ      ٰ    ْ  لْ ْ هدي ْج ْ رخ ْ  اْااذا ْ ْ  ض ْ عبْ     ا ْ ْ ف ْ و ْ ق  ْ هضع ْ بْت  ْ مل ْ ُظ ُ ا

                                                                       ُ




                                          ُ

                                    ْ  رو      ْ نْن ِ  ُ       ْ ن و  ر ا ْ ْ ف ْ م ا ْ ْ  ل ْ ه ْ مْ  ُ
                                      ُ
          Âyeti tasvir ettiği gibi; bir zulümat, bir vahşet, bir dehşet karanlığı içinde
          bana görünüyordu. Birden bir İsm-i İlahînin cilvesi, bir Nur-u Azîm gibi
          görünüp ışıklandırıyordu... Hangi perde Akla karşı açılmışsa, hayale karşı
          başka bir Âlem fakat gafletle karanlıklı bir Âlem görünüyorken, güneş gibi
          bir İsm-i İlahî tecelli eder, baştan başa o Âlemi tenvir eder ve hâkeza... Bu
          Seyr-i Kalbî ve Seyahat-ı Hayaliye çok devam etti. Ezcümle:

                 Hayvanat Âlemini gördüğüm vakit, hadsiz ihtiyacat ve şiddetli
          açlıklarıyla  beraber  za'f  ve  aczleri,  o  Âlemi  bana  çok  karanlıklı  ve
          hazîn  gösterdi.  Birden  Rahman  İsmi,  Rezzak  burcunda  (yani
          manasında)  bir  şems-i  tâban  gibi  tulû'  etti;  o  Âlemi  baştan  başa
          Rahmet ziyasıyla yaldızladı.
   402   403   404   405   406   407   408   409   410   411   412