Page 102 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 102
104 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
(Ahmed Husrev'in fıkrasıdır)
Sevgili Üstadım!
Bu hal karşısında kendimi düşünüyorum. Ve bir de, peşinde
koştuğum bu Kudsî Hizmete bakıyorum. Cenab-ı Hakk'ın Lütf-u
İhsanlarına hamdeder ve şükrederken bir Kardeşimizin dediği gibi, ben
de kendime diyorum ki: Evet Husrev, iyi olan sen değilsin; takib ettiğin
yol iyidir, güzeldir, parlaktır. Ondan daha güzel ve ondan daha parlak ve
onlardan daha nurlu, hiçbir şey olamaz diyorum.
Sevgili Üstadım, size medyunuz, Risalelere medyunuz. Bizi size
ve Risalelere ulaştıran Cenab-ı Hakk'a medyun ve müteşekkiriz ve
hâmidiz.
Sevgili Üstadım, Mektubunuzda yorgunluğumdan bahs
buyuruyorsunuz. Evet bazan yoruluyorum, fakat yorgunluktan istirahatı
arzu eden nefsimi, Ruhum Vazifeye davet ediyor ve belki bugünkü
sa'yim, Keffaret-üz Zünub olur. Çünki Cenab-ı Hakk'ın Rahmeti
vâsi'dir, diyorum. İşte bu düşünce ile şevk ve sevince doğru ilerlerken,
yazılarımın kıymetdar Üstadımı memnun etmesi, bu halimi kat kat
tezyid ediyor.
ِ ِ
ِ
ِّ َ َ ْ ف ض ِل ۪ بر نم ا َذه للّٰ دمحْلَا
ٰ
ه ُ ْ َ
ْ
Ahmed Husrev
* * *
(Küçük Zühdü'nün fıkrasıdır)
Yirmidokuzuncu Mektub'un Yedinci Kısmını akşam fakirhanede
Bekir Ağa ile beraber bazı hususî arkadaşlarımızla okuduk. Ve son
Risalenin dinsizleri iskâta kâfi geleceğine hepimiz kanaat ve İman
getirdik.
Küçük Zühdü
* * *
(Sabri'nin fıkrasıdır)
Vakit vakit Mukaddesat-ı Diniyeye, ehl-i dalaletin icra etmekte
oldukları hücumlarla, Ruhumda açılan cerihaların teellümatıyla
müteellim olduğum bir anda, muhterem Bekir Ağa Hızır gibi yetişerek,
Yirmidokuzuncu Mektub'un Yedinci Kısmını sunup, derdime derman
oldu.