Page 107 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 107

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                 109

                  Üstadım,  bu  Üçüncü  Nükte-i  Kenziyeyi  mütalaa  ettim.  Sure-i
           Alâk-ı Mübareğin  Hurufatının  îma  ettiği Sırlar karşısında hayretimden
           gayr-ı ihtiyarî,  للَّٰا,    َا Lafz-ı Celali ağzımdan çıkmakla öz ve gözlerim

                              للّٰ
                          ه
                               ه
           hazîn hazîn yaşarıyordu ve şöyle düşünüyordum: Evet nasılki Kâinatın
           her zerresi Hâlık-ı Kâinat'a şehadet ve gülümseyerek haber veriyorlar.
           Öyle de, Kâinatın haritası olan Kur´ân-ı Hakîm'in Vücudunu teşkil eden
           Harfleri  de,  hâdisat-ı  kevniyenin  mazi,  hal  ve  müstakbeline  lisan-ı
           halleriyle şehadet edecekleri  bedihîdir diyorum. Bu düşüncemin izahını
                                        ِ ِ

           nihayetteki ihtarında buldum,  للّٰ دمحْلَا dedim.
                                         ه ُ ْ َ
                  Hele  mübarek  Sure-i  Rahman,  şu  zamanın  efkâr-ı  bâtıla  ve
           firavunmeşreb kafalara yıldırım-misal sâika ile pek sarih bir surette, her
           işi  Rahmanürrahîm'in  diye  isbat  ve  otuzbir  defa  bir  Cümle  tekrar  ile,
           çör-çöpten  ibaret  olan  tabiiyyun  ve  maddiyyun  tahassüngâhlarını,  o
           Kudsî  Harflerinin  remziyle  zîr  ü  zeber  ediyor.  Zâten  Üstadım,  çok
           yerlerde  beyan  buyurduğunuz  gibi,  bu  Kâinat  Kitabını  açan  Kadîr-i
           Zülcelal ve Hakîm-i Zülkemal, o Kitabı kapayıncaya kadar, o Kitabın
           Sahife,  Satır,  Harf  ve  Noktalarını  hakkıyla  izah  edecek  ve  Hikmetini
           gösterecek bir Müfessir, bir Muarrifi ve o Muarrifin Verese-i Hakikîsini
           Rahmeti muktezası ile eksik etmeyecek.
                                           ِ
                                                   للّٰ     ه   َذ ا
                                   ِّ َ   ِل   ۪ بر    ضف     نم  ِ ِ ه ٰ   دمحْلَا
                                       ْ َ
                                                    ُ ْ َ
                                          ْ
                  Evet Üstadım! Şahidim ki, çok yorgunsunuz ve yoruluyorsunuz.
           Fakat  o  Vazifenin  Kudsiyeti  yorgunluğa  değil,  her  şeye  tercih
           edileceğini buyuruyorsunuz. Madem şu zamanda iki mühim Cereyan-ı
           Azîmenin birisinin Kumandasını Cenab-ı Hak size tahmil etmiş oluyor
           ki,  bütün  dünya  Kur´ân'ın  Beyan  ve  Esrarından  manen sizi dinliyor,
                    ِ
            للّٰا  ءآش  نا  her  vakit  dinleyecek.  Bu   manevî   muharebe   zamanında
              َ ه
                   ْ َ
           ُ
           netice-i  muharebe  yalnız  insanların  izmihlaline  değil,  belki  bütün
           mevcudatın netice-i tahribini taşıyan ve istimal eden muharriblerledir.
                                                       ِ
                                              ِ
           Öyle  ise  siz y alnız  bize  değil, مايقْلا  ِموي  ٰلا  bâki  kalacak müslüman
                                            َ
                                                  ْ َ
           yavrularının  yaralanmaması  için  zırh;  ve  bir  endahtta  dünyayı  sarsan,
           güruh-u  hazeleyi  boğucu  dumanlar  içinde  bırakan,  Kur´ân-ı  Hakîm'in
           son  sistem  Malzeme-i  Mübarekelerini  İcada  vesilesiniz.  Var  ol  ey
           Sevgili Üstadım! Hemen, Rabbim yorgunluğunuza bedel bin Ehl-i Gazâ
           Sevabı ihsan buyursun, Amin.
   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111   112