Page 109 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 109

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                 111

                  Âciz  Kardeşinizin  kısa  vasfı  da,  elbette  aczine  şehadet  eder.
           Yoksa bu Hakaiki lâyıkıyla vasfeylemek, bu bîçarenin haddi değildir.

                  Dünyevî  meşgalem,  hususî  işlerimiz  ve  pederime  yardım  gibi
           mecburî  ahval  ve  duygular,  evvel  ve  âhir  arz  ettiğim  gibi,  Hizmet-i
           Kur´âniyedeki Vazifeme çok mani' oluyor. Ne yapayım?
                        ِ ِ
            لاح  ِ لُك   ٰ لع للّٰ دمحْلَا diyorum. Duanıza çok muhtacım ve muhtacız.
                 ِّ
                         ه ُ ْ َ
              َ
                      َ
           Biz her vakit Sevgili Üstadımıza Duada bulunuyoruz.
                                                                       H u l u s i
                                           * * *

                  (Sabri'nin fıkrasıdır)

                  Üstad-ı Ekremim Efendim Hazretleri!

                  Ekalli, kırk seneden beri Hakikat Âleminde Nurlar saçan Nuranî,
           Kudsî,  Feyizli  Sözlerin  kâffesi,  bütün  safahatında  Tarîkat  ve  Seyr-i
           Sülûke aid pencereleri küşad ile, müştaklara temaşa ve berk-i hâtif misal
                ِ
           ِ
             ناو   خلاْا ايهَا وَلاعت  Nida - i  Beligi  ile  davet  etmekte  iken,  dûrbînî  bir
                    َ ُّ ْ َ َ
              ْ َ
           nazara mâlik olanlar, pek aşikâre görüp ve dinleyip iltica etmekte iseler
           de, bu abd-i pürkusur onlarla omuz omuza yürüyen, Tarîkatın ne demek
           olduğunu,  Matla'-ı  Şems-i  Füyuzat  ve  Menba'-ı  Fevz-i  Necat  olan,
           Yirmidokuzuncu  Mektub'un  dokuz  Levha-i  Saadeti  câmi'  Dokuzuncu
           Nüktesini  okuduktan  sonra,  alâ  kadr-il  istitaa  öğrendim.  Nihayetsiz
           Füyuzat  ve  hadsiz  Ezvak-ı Mütenevviayı  hâvi  olduğunu, bir kat daha
                       ِ ِ
           tasdik ettim.  للّٰ دمحْلَا, şu nüktede Nura muhtaç Kalbime lâyüadd Nurlar
                        ه ُ ْ َ
           bahşedildi.
                  Kalbimin  hissedip,  Lisanımın  ifadeye  muktedir  olamadığı
           Derya-yı  Hakikata  dalarak,  şu  Eser-i  Giranbahanın  Şâyan-ı  Menn  ve
           Şükran olduğunu arz ve mâba'dinin tevali ve temadisini can u yürekten
           taleb  ve  temenni  etmekte  iken,  işte  tetimmesi  olan  üç  telvih  de  ihsan
           buyuruldu.

                  Bu Hâtime kısmı, vartalardan kurtulmak çaresini gösteren İrşad
           ve İkazlarıyla, cidden bir Levha-i Saadet ve Bâis-i Hayat-ı Mücedded
           olmuştur. Acaba her an, en az binbir nevi Semere-i Saadet ile tegaddi
           etmekten  kaçan  ve  o  Cadde-i  Kübraya  aslâ  lâyık  olmayan,  iftira  ve
           isnadât  perdelerini  görüp,  şu  meş'ale - i  adîm - ül  misali  söndürmek,
   104   105   106   107   108   109   110   111   112   113   114