Page 200 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 200

202                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                 (Hulusi'nin fıkrasıdır)

                 Onsekiz  Receb  tarihli,  Otuzbirinci  Mektub'un  Birinci,  İkinci
          Lem'alarıyla  Yirmidokuzuncu  Mektub'un  Birinci  Remzinin  Birinci
          Makamını,  Şaban'ın  birinci  günü,  yani  yazıldığından  onüç  gün  sonra
          aldım.  Demek  oluyor  ki,  Receb'in  onsekiz  rakamına,  onüç  daha  ilâve
          ederek, mübarek Mektubun numarasını teyid etmek gibi, gaybî bir işaret
          ibraz edilmiş oluyor. Bu nurlu Mektubdan aldığım hisseyi, kendisinden
          evvel gelmiş olan manevî Feyzinden, âlî afvınıza güvenerek bahsetmek
          suretiyle arzedeceğim.

                 Şöyle  ki:  Mektubun  bura  postahanesinde  kaldığı  gece,  Âlem-i
          Menamda şöyle garib bir halet gördüm. Allah hayretsin. Kamer batn-ı
          arzdan sür'atle çıkarak, şakulen Semavata yükselmeye başladı. Çıkışı ile
          sür'atle yükselişinde hiçbir ziya eseri görülmüyordu. Sükûnetle hareketi
          takib  etmekle  beraber,  sanki  gaybî  bir  ses  bana,  "Alâmet-i  Kübra
          başladı"  diyor  gibi  geldi.  Kamer  bu  hızla  çıkışı  esnasında,  bir  hadde
          geldi  ki  parladı,  büyüdü.  Bedr-i  Tam  halinin  birkaç  misli  cesamet
          arzetti.  Bu  vaziyette  içinde  bir  insan  şekli  göründü.  Kısa  bir  zaman
          sonra bu şekil ve  kamer kayboldu. Cihan seraser zulmet içinde kaldı.
          Mağrib cihetinde, ufuktan bir mızrak boyu yüksekliğinde, şems sönük
          bir  ziya  ile  göründü.  Ufku  takiben  bir  müddet  şimale  doğru  gayet
          sür'atle  gitti  ve  kayboldu.  Tekrar  zulmet  başladı.  Soğukkanlılığımı
          muhafaza etmekle beraber, Kıyamet kopuyor diye uyandım.

                 İşte bu dehşetli gecenin gündüzünde Otuzbirinci Mektub'un Bir
          ve  İkinci  Lem'alarını  hâvi  kıymetli  Eseri  aldım,  okudum.  Kendi
          kendime geceki haleti düşündüm. Dedim: Bu mübarek Mektub, bana şu
          Dersi  veriyor:  Sen  bir  sefineye  râkibsin  ki,  o  azametli  sefinen
          başdöndürücü sür'atle, feza-yı namütenahîde koşturuluyor. Bu sefineyi
          böyle  pırıl  pırıl  çeviren  Kadîr-i  Kayyum,  sana  müsahhar  ettiği,
          muntazam  tulû'  ve  gurub  eden  Şems  ile  incelerek,  büyüyerek
          mükemmel  bir  takvim-i  semavî  vaziyetini  gösteren  Kamer  gibi  azîm


                                                ن
                                                           ُك
                                                 و
          cisimleri de istihdam ediyor. Bir küre    ُكيف ن Emrini aldığı zaman,
                                                    َ َ
                                                ُ
                                                       ْ
          bu      muazzam      küreler      gibi    milyonlarca     seyyarat     birbirine
          karışacak,    Nizam - ı   Âlem     bozulacak,     herşey     harab     olacak.
   195   196   197   198   199   200   201   202   203   204   205