Page 205 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 205

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                207


           bir  Mürid  ile,  Yeni  Said  gibi  bir  Ders  arkadaşıyla  konuşuyor.  Ve
           konuşmaya  da  zaman  ve  mekân  mani'  olamıyor.  İster  arzın  öbür
           tarafında olsun, ister Semavatın en uzak köşelerinde olsun, ister Hazret-i
           Âdem Safiyyullah zamanında dünyaya veda etmiş olsun.

                  İşte bu muhavere neticesinde bu İhbarat-ı Gaybiyeyi ve Acibeyi
           sekiz-on  sene  evvel  öğrenmiş  ve  şimdi  de  Talebelerinize  Ders
           veriyorsunuz.  Bu  Hizmette  temayüz  eden  arkadaşlarınıza  irae  ederek,
           her hususta sitayişe lâyık Hulusi'yi ve ona refik olacak bir kabiliyette
           bulunan mütevazi Sabri'yi ve Hizmet ve gayretleriyle sadıkane çalışan
           Süleyman ve Bekir Ağa gibi Talebelerinize işaret eyliyorsunuz. Ve bu
           küçük Cemaatin istinadgâhı olan, azîm Cemaatlerin Himmetlerini ve bu
           Cemaatlerin içindeki nuranî sîmaları tanıttırdığınız gibi, Şah-ı Geylanî
           zamanındaki hülâgu vak'asıyla da zamanımızın riyakâr münafıklarına ve
           bu münafıkların re'skârlarına hitab ederek "Yakın bir istikbalde Kahhar
           bir  El  size  cezanızı  tamamen  vermekle,  masumların  intikamını
           alacaktır." diyorsunuz. Bu Hakikatlar gösterilen dokuz-on delil ile isbat
           edildikten sonra, bu Risale-i Şerife ile ilân ediliyordu.

                  Sevgili Üstadım, Hulusi Bey'in bir fıkrasında söylediği gibi, ben
           de diyorum ki: Kur´ân'ın Feyziyle açtığınız bu Cadde-i Nuraniyede acz
           ve  fakr  kanatlarıyla  tayeran  ederken,  ne  büyük  hârika  Kerametlerle
           karşılaşıyorsunuz  ve  ne  azîm  Hâdisat-ı  Acibeye  şahid  oluyorsunuz.
           Kimbilir, daha neler göreceksiniz ve mazhar olduğunuz bu İnayetlerden
           bizleri de hissedar ederek, Vazifemizde her an gayret ve ciddiyet tavsiye
           ediyorsunuz.

                  İşte  Sevgili  Üstadım,  bu  kadar  İkram-ı  İlahî  karşısında  bir
           taraftan  kulluk  edemediğim  için  gözlerim  yaşarıyor,  Kalbim  ağlıyor.
           Diğer  taraftan  da  Bâr-gâh-ı  Samediyete  afv  olunmaklığım  için
           yalvarırken,  bîhad  ve  bîhesab  minnet  ve  teşekkürlerimi  takdim
           ediyorum.  Ve  Sevgili  Üstadıma  ve  muhterem  fedakâr  Kardeşlerime
           muvaffakıyet  ve  Selâmetler  ihsan  edilmesi  için  Duagû  oluyorum.
           Kıymetdar Üstadım Efendim Hazretleri.

                                                             Günahkâr Talebeniz
                                                                                                 Ahmed Husrev

                                           * * *
   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209   210