Page 276 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 276

278                                                                            YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

                 Eğer mütedeyyin bir Hekim-i Hâzıkın gösterdiği ihtiyaca binaen
          kaplama  sureti  olsa,  altındaki  diş  ağzın  zahirîsinden  çıkar,  bâtın
          hükmüne  geçer.  Gusülde  yıkanmaması  Guslü  ibtal  etmez.  Çünki
          üstündeki  kaplama  yıkanıyor,  onun  yerine  geçiyor.  Evet  cerihaların
          üstündeki  sargıların  zarar  için  kaldırılmadığından  ceriha  yerine
          yıkanması,  şer'an  o  yaranın  gasli  yerine  geçtiği  gibi;  böyle  ihtiyaca
          binaen sabit kaplamanın yıkanması dahi dişin yıkanması yerine geçer,

                             ِ
          Guslü  ibtal etmez.  للّٰا      ن د ْ َ  ِ   ع  ُ  ِ    و   ْلا   ع مْل  َ   Madem  ihtiyaca binaen bu  Ruhsat
                              ه
          oluyor.  Elbette  yalnız  süs  için,  ihtiyaçsız  dişleri  kaplamak  veya
          doldurmak bu Ruhsattan istifade edemez. Çünki hattâ zaruret derecesine
          geldikten  sonra  böyle  umum-ül  belvada  eğer  bilerek  sû'-i  ihtiyarıyla
          olsa,  o  zaruret  ibaheye  sebebiyet  vermez.  Eğer  bilmeyerek  olmuş  ise,
          zaruret için elbette cevaz var.
                                                               S a i d   N u r s î
                                          * * *

                 (Üç  cesedli  bir  Ruhun  bir  fıkrasıdır.  Yani:  Hâfız  Ali,  Sabri,
          Sarıbıçak Ali)

                 Otuzbirinci  Mektub'un  Onyedinci  Lem'asının  Onyedinci
          Noktasının  yedi  mes'elesinden  ikinci  mes'elesi  iken  Yirminci  Lem'a
          olan  İhlas  Risalesi'ni  aldım.  Kuleönü'nde  Kardeşim  Ali  Efendi  ile,
          Yirmibirinci Lem'a namıyla projektör-misal, geceleri gündüze çeviren,
          pek  mübarek  ve  çok  kıymetdar  ve  gayet  müessir  bir  Risale  ile,
          Yirmiikinci  Lem'a  olan  Onyedinci  Nota'nın  Üçüncü  Mes'elesi  iken,
          Lemaat'a  karışmakla,  sosyalizm  ve  bolşevizm  oyunlarıyla,  Âlem-i
          İnsaniyetin  Fıtrat-ı  Hayat-ı  Hakikiyesini  unutturmak,  ebedî  zulümatı,
          müsavat-ı  esasiye  namı  ile,  kendi  şahıslarını  istisna  ederek,  Millet-i
          İslâmiyeyi  esassızlığa  attıkları,  gazlı  bombaları  ile  bir  nevi'  geceyi
          getirdikleri gibi, güya istilâ ettiği  manevî toprakta, kuvve-i  inbatiyeye
          medar  olacak  bir  hayat  dahi  bırakmayarak  ihrak  ettikleri  bir  anda,  şu
          Lem'a o Âlemi tenvir ile, güneşi gösterip, Âb-ı Hayatı ile uyanık zemin
          üzerini yeşerttiğini gösteriyor.

                 Muhterem Efendimiz!

           Bir  hafta  mukaddem,  maddeten  küçük  ve  manen  büyük  bir  Name-i
          Mergubelerinizi,   Bekir  Bey   vasıtasıyla   bir  ordu  kuvvetinde  aldım.
   271   272   273   274   275   276   277   278   279   280   281