Page 291 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 291

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                 293

           yazılarımı karşılaştırdığım vakit, böyle çapraşık bir yazı ile, nasıl olur
           da  dilâver  bir  pehlivan  gibi  ortaya  atıldığımı  düşünerek  evvelce  çok
           me'yus oldum. Sonra da sevincimden mesrurane şükürler ettim.

                  Kur´ân'da mevcud Tevafukatı ile beraber yazan Hâfız Ali, Hoca
           Sabri,  Hâfız  Zühdü  gibi  Kardeşlerimin  yazdıklarını  gördükçe,  şevkim
           artıyordu.  Ümidin  fevkinde  bir  terakkiyat  gördüm.  Bu  esnalardaki
           İnayetin bir  kısmı Kalbe tulû'  ediyordu.  Bir kısmı idare-i  taayyüşüme
           taalluk ediyordu.  Bir kısmı da  yazı  yazarken vuku  buluyordu. Meselâ
           son bir hâdiseyi arz edeceğim. Şöyle ki:

                  En son yazdığım Sure-i Tevbe'nin 197. sahifesinde altı Lafza-i
           Celal mevcud, dimağıma sahifenin yazılacak şeklini hazırladım.

              ۪
             مي   ك   حزي۪زع   َ ه َ    للّٰا  ن ِ      ا  ُ ه    مه   ا   للّٰ    ح   م    يْ   س   Âyet-i Celilesindeki iki tane Lafza-i
                          َّ
           ٌ
               َ ٌ
                                         َ ْ َ َ ُ ُ ُ
           Celal,  Tevafuk  harici  kalmak  suretiyle  yazmaya   başladım.   Vaktaki

           للّٰ
             ا    ن   َ ه  اَك امف   daki Lafza-i Celal'i yazdım. Düşündüm ki, istediğim gibi
                    َ َ
           ُ
           olmayacak, öyle ise üç bir iki bir Tevafuk olsun dedim. Ben Tevafuk
           edecek  Lafza-i  Celal'e  yaklaştıkça,  Lafza-i  Celal'ler  Tevafuktan
           uzaklaşıyorlardı. Bir türlü arzu ettiğim şekilde muvaffak olamadım. En
           nihayet hal-i hazır vaziyet vücuda geldi. Sahifeyi değiştirmek istedim.
           Baktım bu sahife ihtiyarımı dinlememişti. Bunda bir maksad ve bir gaye
           olacağını  hatırlayarak,  sahifeyi  yırtmadım.  198'inci  sahifeyi  yazdıktan
           sonra,  dikkat  ettim.  197'nci  sahifede  Tevafuk  harici  bir  satırdaki  iki
           Lafza-i Celal 198'inci sahifede aynı satır üzerindeki iki Lafza-i Celal ile
           üst üste geldiğini ve diğerinin 199'uncu sahifede pek cüz'î bir inhiraf ile
           (belki  yarım  santim  kadardır)  diğer  bir  Lafza-i  Celal'in  üstünde

           olduğunu gördüm.   ۪ بر   ِل   ضف  ْ  ِ  ِ ِ    ح   م   د     للّٰ     ه   َذ ا     م   ن  َ ْ ُ ه ٰ    ْلَا diyerek, Cenab-ı Hakk'ın
                                   ْ َ
                              ِّ َ
           benim gibi alîl ve pek çok masiyet ve kusurlu bir kulunu böyle Kudsî
           bir Hizmette istihdam ettirdiğinden dolayı, nihayetsiz sürura müstağrak
           oldum.

                  Bu  İnayet  ve  Muvaffakıyetler,  Fazilet  ve  Mübecceliyette  her
           şeye tefevvuk eden susmaz ve susturulmaz bir ses, feyyaz bir Ziya ve
           nevvar
   286   287   288   289   290   291   292   293   294   295   296