Page 345 - Risale-i Nur - Barla Lahikası
P. 345

BARLA  LÂHİKASI                                                                                                 347

            seviniz."  Demişler:  "Kızları  ne  için  istisna  ettin?"  Ferman  etmiş  ki:
           "Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar fıtraten sevimlidirler." Evet kız,
           şefkat ve cemalin mazharı olduğundan, erkek çocuğundan daha ziyade
           sevilir. Bahusus bu zamanda ebeveyn hakkında kızlar daha mübarektir.
           Çünki tehlike-i diniyeye çok maruz olmuyorlar.

                  İkinci  sualin:  İbrahim  Hakkı,  "Cû'  İsm-i A'zamdır" demesinin
           muradını bilmiyorum. Zahiren manasızdır, belki de yanlıştır. Fakat İsm-
           i  Rahman  madem  çoklara  nisbeten  İsm-i  A'zam  vazifesini  görüyor.
           Manevî ve maddî cû' ve açlık, o İsm-i A'zamın vesile-i vusulü olduğuna
           işareten  mecazî  olarak  Cû'  İsm-i  A'zamdır,  yani  bir  İsm-i  A'zama  bir
           vesiledir, denilebilir.

                  Mübarek  hanenizdeki  masumlara  Dua  ve  Ders  arkadaşlarına
           umumen Selâm ediyorum.
                                                                            ِ
                                                                  ِ
                                                                   قِ ابْلا وه     قِاب    َا   ْل
                                                                             َ
                                                                    َ
                                                                        َ ُ
                                                                                                         Kardeşiniz
                                                                                                  S a i d   N u r s î
                                           * * *

                                                    (20 Haziran 1934 Çarşamba)

                                                  ِ
                         ۪ ِ
                                 ِ
                                                                 ِ

                           هدم َ ْ  ِ      ب   ح    حب ِّ  َ ُ    َّلا     يُ  ِ   ا ء   ْ  ْ  ِ      م   ن   َ شَ    ناو                        ِ ِ    ساب
                                                              هم
                                ُ
                                                 ْ َ
                                                               ْ
                               هتا   َك  ِ  ا   للّٰ     و     رب   ةم      ر   ح    و م   ُك  يَل   م   ع    َلا َّ ُ َ ْ ْ    َا ل   س
                             ُ ُ
                                               َ َ ْ َ
                                         ُ ه َ َ َ
                  Aziz, Sıddık, Meraklı Kardeşim Re'fet Bey!

                  Mektubunda  Letaif-i  Aşere'yi  sual  ediyorsun.  Şimdi  Tarîkatı
           Ders vermek zamanında olmadığımdan, Tarîk-ı Nakşî Muhakkiklerinin
           Letaif-i  Aşere'ye  dair  Eserleri  var.  Şimdilik  Vazifemiz  ise,  İstihrac-ı
           Esrar  olduğundan,  mevcud  mesaili  nakl  değildir.  Gücenme,  tafsilât
           veremiyorum. Yalnız bu kadar derim ki: Letaif-i Aşere; İmam-ı Rabbanî
           Kalb, Ruh, Sırr, Hafî, Ahfâ, insanda anasır-ı erbaanın herbir unsurdan o
           unsura  münasib  bir  Latife-i  İnsaniye  tabir  ederek,  Seyr  ü  Sülûkta  her
           mertebede bir Latifenin terakkiyatı ve ahvalinden icmalen bahsetmiştir.

                  Ben kendimce görüyorum ki, insanın Mahiyet-i Câmiasında ve
           İstidad-ı Hayatiyesinde çok letaif var. Onlardan on tanesi iştihar etmiş.
           Hattâ  Hükema  ve  Ülema-i Zahirî  dahi  o Letaif-i Aşerenin pencereleri
   340   341   342   343   344   345   346   347   348   349   350