Page 74 - Kuran'da Tebliğ ve Tartışma
P. 74
72 KURAN’DA TEBLİĞ VE TARTIŞMA
2. Kişi Hakkında Kanaat Oluşana Dek
Tebliğ Yapmayı Sürdürmek
Üstte anlattığımız kıstasa rağmen, bir insanın imana yatkın
olduğu sanılabilir, bunun üzerine tebliğe başlanabilir. Ancak tebliğ
yaparken kişinin tepkilerinden, yorumlarından, verdiği karşılıklar-
dan dine bakış açısı hemen anlaşılabilir. O nedenle, eğer bu kişinin
samimiyeti hakkında bir işaret yoksa, tebliği kişi hakkında bir kana-
at oluşana kadar sürdürmek gerekir. Bu noktada, eğer konuşulan
kişinin din ahlakına eğilimi olmadığı anlaşılırsa, müminler değerli
zamanlarını daha yararlı işlere ve yeni tebliğ faaliyetlerine harcamak
üzere tebliğ yapılan kişiden ayrılırlar.
Bu noktada unutulmamalıdır ki, müminin başarısı tebliğ yapılan
kişinin iman etmesi ya da etmemesiyle ölçülemez. Müminin görevi
sadece din ahlakını tebliğ etmektir, hidayeti vermek ise sadece
Allah'a mahsustur. Müminin başarısı ancak tebliğ faaliyetini tam
anlamıyla, Allah'ın istediği gibi yerine getirmesiyle ölçülebilir. Teb-
liği gerektiği yerde kesip, daha yararlı bir işe yönelmek ise, yine
Allah'ın rızasına uygun bir harekettir. Tebliğ içi gereken tüm gayret
gösterildikten sonra, kişinin hala ilgisiz kaldığı görlüyorsa, kişi artık
kendi haline bırakılabilir; Hz. Hud (a.s.) da bu şekilde hareket
etmiştir:
"Buna rağmen yüz çevirirseniz, artık size kendisiyle
gönderildiğim şeyi tebliğ ettim. Rabbim de sizden
başka bir kavmi yerinize geçirir. Siz O'na hiçbir şeyle
zarar veremezsiniz. Doğrusu benim Rabbim, herşeyi
gözetleyip-koruyandır." (Hud Suresi, 57)