Page 67 - Hz. Musa (as)
P. 67
Harun Yahya (Adnan Oktar)
dı ğı nız bir tu zak tır. Öy ley se siz (bu na kar şı lık ne ya pa ca ğı mı) bi le -
cek si niz.” (Araf Su re si, 123)
Zalim tavrını ortaya koyan Firavun hemen çarpık mantığıyla haklı çık-
maya çalıştı. Daha önceden ona hizmet eden kişiler yenilmiş ve Hz. Musa
(as)'a iman etmişlerdi. Firavun'un da bu mucizeyi görüp imana gelmesi ge-
rekirken, aksine o kendisinin de yalan olduğunu bildiği düzmece yorumlar
yaptı ve senaryolar kurdu. Onun düşük aklına göre, eskiden yanında olan
kişiler Hz. Musa (as) ile beraber hareket etmiş ve Mısır'da hakim olmak için
böyle bir şey düzenlemişlerdi. Firavun bu çarpık mantığıyla çok çirkin ifti-
ralarda bulundu. Ayette şu şekilde bildirilmiştir:
... Şüp he siz o, si ze bü yü yü öğ re ten bü yü ğü nüz dür... (Ta ha Su re si, 71)
İşte Firavun, Allah'ın apaçık olan ayetlerini, mucizesini görmesine rağ-
men kendince böyle direnip karşı koyuyordu. Kuşkusuz bu, en değişmez
inkarcı mantıklarından birisidir. İnkarda direnen insanlar, en açık mucizeyi
görseler bile onu yalanlayacak bir ruh hali içinde olurlar. Kendi inkarlarını
kendi akıllarınca sözde meşrulaştırmak için her türlü mantık dışı yola sa-
parlar. Firavun'un gösterdiği katı inatçılık, Allah'ın varlığını, birliğini, dininin
hak olduğunu kabul etmek istemeyen sayısız inkarcıda da her devirde ve
her toplumda görülür.
Ancak Firavun bu inatçılığın kendisini kurtarmayacağını biliyordu.
Kendi yanındaki kişilerin yenilmesi ve sonra da iman etmeleri nedeniyle
halk gözündeki otoritesi sarsılmıştı. Bu durumu düzeltmesi ve bir şekilde
toplumdaki baskısını sürdürmesi gerekiyordu. Bunun üzerine zora başvur-
du ve iman eden bu kişileri işkenceyle öldürmekle tehdit etti. Fakat söz ko-
nusu kişiler Allah'ın ayetinin gerçek olduğunu açıkça görmüşler ve tümüy-
le O'na yönelip dönmüşlerdi. Ayetlerde şu şekilde haber verilmektedir:
... O hal de ben de si zin el le ri ni zi ve ayak la rı nı zı çap raz ola rak ke se -
ce ğim ve si zi hur ma dal la rın da sal lan dı ra ca ğım. Siz de el bet te, han -
gi mi zin aza bı da ha şid det liy miş ve da ha sü rek liy miş öğ ren miş ola -
cak sı nız.” De di ler ki: “Bi ze ge len apa çık de lil le re ve bi zi ya ra ta na se -
ni as la ter cih edip-seç me yiz. Ney de hük mü nü yü rü te bi le cek sen,
dur mak sı zın hük mü nü yü rüt; sen, yal nız ca bu dün ya ha ya tın da
hük mü nü yü rü te bi lir sin.” (Ta ha Su re si, 71-73)
65