Page 71 - Hz. Musa (as)
P. 71

Harun Yahya (Adnan Oktar)






                 Fi ra vun ai le sin den ima nı nı giz le mek te olan mü'min bir adam de di
                 ki: "Siz, be nim Rab bim Al lah'tır di yen bir ada mı öl dü rü yor mu su -
                 nuz? Oy sa o, si ze Rab bi niz den apa çık bel ge ler le gel miş bu lu nu yor.
                 Bu na rağ men o eğer bir ya lan cı ise ya la nı ken di aley hi ne dir; ve eğer
                 doğ ru söz lü ise, (o za man da) si ze va'det tik le ri nin bir kıs mı si ze isa -
                 bet eder. Şüp he siz Al lah, öl çü yü ta şı ran, çok ya lan söy le yen kim se -
                 yi hi da ye te er dir mez. Ey kav mim, bu gün mülk si zin dir, yer yü zün de
                 hü küm sa hi bi kim se ler si niz. Fa kat bi ze Al lah'tan da ya nıl maz bir
                 azab ge  le cek olur sa bi ze kim yar dım cı ola bi le cek?" Fi ra vun de di ki:
                 "Ben, si ze yal nız ca gör dü ğü mü (ken di gö rü şü mü) gös te ri yo rum ve
                 ben si zi doğ ru yol dan da baş ka sı na yö nelt mi yo rum." İman eden
                 (adam) de di ki: "Ey kav mim, ben o fır ka la rın gü nü ne ben zer (bir
                 gü nün fe la ke ti ne uğ rar sı nız) di ye kor ku yo rum. Nuh kav mi, Ad, Se -
                 mud ve on lar dan son ra ge len le rin du ru mu na ben zer (bir gün).
                 Al lah, kul lar için zu lüm is te mez. Ve ey kav mim, doğ ru su ben si zin
                 için o fer yat (ede ce ği niz kı ya met) gü nün den kor ku yo rum. Ar ka nı zı
                 dö nüp ka ça  ca ğı nız gün; si zi Al lah'tan ko ru ya cak yok tur. Al lah, ki mi
                 sap tı rır sa ar tık onu doğ ru ya yö nel te cek bu lun maz. An dol sun, da ha
                 ön ce Yu suf da si ze apa çık bel ge ler ge tir miş ti. O za man si ze ge tir dik -
                 le ri hak kın da kuş ku ya ka pı lıp dur muş tu nuz. So nun da o, ve fat edin -
                 ce, de miş ti niz ki; "Al lah, on dan son ra ke sin ola rak bir el çi gön der -
                 mez." İş te Al lah, öl çü yü ta şı ran, şüp he ci kim se yi böy le sap tı rır. Ki
                 on lar, Al lah'ın ayet le ri ko nu sun da ken di le ri ne gel miş bir de lil bu -
                 lun mak sı zın mü  ca de le edip du rur lar. (Bu,) Al lah Ka tın da da, iman
                 eden ler ka tın da da bü yük bir öf ke (se be bi)dir. İş te Al lah, her mü te -
                 keb bir zor ba nın kal bi ni böy le mü hür ler." (Mü min Su re si, 28-35)
                 Saraydaki iman eden kişinin bu uyarısı, kibir ve inatla kalbi kör olmuş
             olan Firavun'u fazla etkilemedi. Bu sözlerin çevresinde de etkisiz olması için
             kendisini ve tüm Mısır kavmini uyaran bu Müslümanı kendi düşük aklınca
             alaya almaya çalıştı. Yardımcısı olan Haman'a dönerek kendince alaycı bir
             şekilde kendisine yüksekçe bir kule yapmasını istedi:
                 Fi ra vun (alay la) de di ki: "Ey Ha man, ba na yük sek bir ku le bi na et;
                 bel ki o yol la ra ula şa bi li rim. Gök le rin yol la rı na. Böy le lik le Mu sa'nın
                 ila hı na çı ka bi li rim. Çün kü ben, onun ya lan cı ol du ğu nu sa nı yo -
                 rum." İş te Fi ra vun'a, kö tü ame li böy le çe ki ci kı lın dı ve yol dan alı ko -
                 nul du. Fi ra vun'un hi le li-dü ze ni, 'yı kım ve ka yıp ta' ol mak tan baş ka
                 (bir şey) ol ma dı. (Mü min Su re si, 36-37)



                                             69
   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75   76