Page 147 - Münafıklarla Mücadelenin Önemi
P. 147

Harun Yahya (Adnan Oktar)




            inine girmekle ne kadar doğru hareket ettim" diyor. Durup
            durup seviniyor. "İçlerinde olsam tehlikeye girecektim, şimdi
            bak kafam dinleniyor" diyor.  Ne risk var, ne tehlike var,
            sağında kafir, solunda üçkağıtçı, ilerisinde münafık, bir
            üst tarafında sapık. "Ama" diyor "tehlike yok."
            Tehlikenin tam ortasına girmişsin. Allah belanı vermiş.
            Cehennem trenine binmişsin. Haberi yok. "... ve Allah
            yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd etmeyi..." Bak mal-
            larıyla ve canlarıyla. "Ya" diyor "zamanında malımı da vermiş-
            tim" diyor. Mal çok kor münafığa. "Ne canımı tehlikeye atarım.
            Ben onun içinde yaşlanabilirim, hastalanabilirim, hapsedilebili-
            rim, her şey olur" diyor. "Canım tatlı" diyor. "Malım da tatlı"
            diyor. Ve verdiği malı da "başına kakarak" diyor, çok ızdırap
            duyduklarını söylüyor. Pişman olurlar münafıklar verdiği mal-
            dan. " ... Mallarıyla ve canlarıyla cehd etmeyi çirkin göre-
            rek: "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın" dediler..."  Nereye
            gidecek? Eğlenmeye gidecek. Ama çirkin görüyorlar malını ver-
            meyi. Yani bunu yaptırtmak istemiyorlar. En ziyade mal, bunla-
            rın asıl hedefi olduğu için etini koparmış gibi olursun münafığın.
            Acayip kor münafığa. Canı da pek tatlıdır. Ama canları da bağı-
            ra bağıra çıkar her seferinde. "... De ki: "Cehennem ateşi-
            nin sıcaklığı daha şiddetlidir..." Allah vereceği belanın çeşi-
            dini söylüyor.  "... Bir kavrayıp-anlasalardı."  diyor Allah
            Tevbe Suresi 81. ayette. Tevbe Suresi 86. ayette,  "Allah'a
            iman edin, O'nun elçisi ile cehde çıkın" diye bir sûre indi-
            rildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar..." İşte zama-
            nında yığmış, oradan buradan toplamış. Onun bir de hampala-




                                      145
   142   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152