Page 119 - Atatürk ve Gençlik
P. 119
117
nu bilmelerine rağmen, Darwinistlerin savunduğu model neo-
Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı
türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız
kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bozukluk-
lara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir.
Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır:
Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için
canlılara zarar verirler. Çernobil, Hiroşima, Nagazaki’de mey-
dana gelen dehşet verici görüntüler tam olarak mutasyonların
meydana getirdiği sonuçlardır. Düzgün yapıdaki organizmalar
mutasyonların etkisiyle ölmüş veya şiddetli zarar görmüştür.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene
sahiptir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki
ancak zarar verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu
şöyle açıklar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender olarak mey-
dana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutas-
yonların evrimsel bir gelişme meydana getiremeyeceğini gösterir.
Zaten yüksek derecede özelleşmiş bir organizmada meydana gelebi-
lecek rastlantısal bir değişim, ya etkisiz olacaktır ya da zararlı. Bir
kol saatinde meydana gelecek rasgele bir değişim kol saatini geliş-
tirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihti-
malle etkisiz olacaktır. Bir deprem bir şehri geliştirmez, ona yıkım
getirir. (B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: The Banner of
Truth Trust, 1988, p. 7.)
Darwinistlerin iddiasına göre, mutasyon, vücudun her ye-
rinde orantılı ve birbirine uyumlu değişiklikler yapmak zorun-
dadır. Örneğin evrimcilerin iddiasına göre rastgele mutasyon-
larla sağ tarafta iddia ettikleri şekilde bir kulak oluştuysa, sol ta-
ADNAN OKTAR (HARUN YAHYA)