Page 146 - Atatürk ve Gençlik
P. 146

144





                çalışmaktadır. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta,
                araştırmalar yapılmakta, planlar ve tasarımlar geliştirilmekte-
                dir. Yine bir TV ekranına bakın, bir de şu anda elinizde tuttu-

                ğunuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite farkı olduğu-
                nu göreceksiniz. Üstelik, TV ekranı size iki boyutlu bir görüntü
                gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemek-
                tesiniz.
                   Uzun yıllardır on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapma-
                ya, gözün görme kalitesine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Evet, üç
                boyutlu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük
                takmadan üç boyutlu görmek mümkün değil, kaldı ki bu suni

                bir üç boyuttur. Arka taraf bulanık, ön taraf ise kağıttan dekor
                gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördüğü kadar net ve kaliteli
                bir görüntü oluşmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka
                görüntü kaybı meydana gelir.
                   İşte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluşturan meka-
                nizmanın tesadüfen oluştuğunu iddia etmektedirler. Şimdi biri

                size, "odanızda duran televizyon tesadüfler sonucunda oluştu,
                atomlar biraraya geldi ve bu görüntü oluşturan aleti meydana
                getirdi" dese ne düşünürsünüz? Binlerce kişinin biraraya gelip
                yapamadığını şuursuz atomlar nasıl yapsın?
                   Gözün gördüğünden daha ilkel bir görüntüyü oluşturan alet
                tesadüfen oluşamıyorsa, gözün ve gözün gördüğü görüntünün
                de tesadüfen oluşamayacağı çok açıktır. Aynı durum kulak için
                de geçerlidir. Dış kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vasıtasıyla

                toplayıp orta kulağa iletir; orta kulak aldığı ses titreşimlerini
                güçlendirerek iç kulağa aktarır; iç kulak da bu titreşimleri elektrik
                sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir. Aynen görmede ol-
                duğu gibi duyma işlemi de beyindeki duyma merkezinde ger-
                çekleşir.



                                      ATATÜRK VE GENÇL‹K
   141   142   143   144   145   146   147   148   149   150   151