Page 149 - Atatürk ve Gençlik
P. 149
147
malardan bazılarıdır. Ancak tüm teknolojiye, bu teknolojiyi
üretmek için çalışan binlerce mühendise ve uzmana rağmen
kulağın oluşturduğu netlik ve kalitede bir sese ulaşılamamıştır.
En büyük müzik sistemi şirketinin ürettiği en kaliteli müzik
setini düşünün. Sesi kaydettiğinde mutlaka sesin bir kısmı kay-
bolur veya az da olsa mutlaka parazit oluşur veya müzik setini
açtığınızda daha müzik başlamadan bir cızırtı mutlaka duyarsı-
nız. Ancak insan vücudundaki teknolojinin ürünü olan sesler
son derece net ve kusursuzdur. Bir insan kulağı, hiçbir zaman
müzik setinde olduğu gibi cızırtılı veya parazitli algılamaz; ses
ne ise tam ve net bir biçimde onu algılar. Bu durum, insan ya-
ratıldığı günden bu yana böyledir. Şimdiye kadar insanoğlunun
yaptığı hiçbir görüntü ve ses cihazı, göz ve kulak kadar hassas
ve başarılı birer algılayıcı olamamıştır. Ancak görme ve işitme
olayında, tüm bunların ötesinde, çok büyük bir gerçek daha
vardır.
Beynin İçinde Gören ve
Duyan Şuur Kime Aittir?
Beynin içinde, ışıl ışıl renkli bir dünyayı seyreden, senfonile-
ri, kuşların cıvıltılarını dinleyen, gülü koklayan kimdir?
İnsanın gözlerinden, kulaklarından, burnundan gelen uyarı-
lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya
biyokimya kitaplarında bu görüntünün beyinde nasıl oluştuğu-
na dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu hakkındaki en
önemli gerçeğe hiçbir yerde rastlayamazsınız: Beyinde, bu elek-
trik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his olarak algılayan kim-
dir? Beynin içinde göze, kulağa, burna ihtiyaç duymadan tüm
bunları algılayan bir şuur bulunmaktadır. Bu şuur kime aittir?
ADNAN OKTAR (HARUN YAHYA)