Page 162 - Şeytanın Enaniyeti
P. 162
160 ŞEYTANIN ENANİYETİ
nekler vermiş, örneğin Türlerin Kökeni adlı kitabında, yiyecek
bulmak için suya giren bazı ayıların zamanla balinalara dönüş-
tüğünü iddia etmişti. (Charles Darwin,The Origin of Species:A Fac-
simile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 184)
Ama Mendel'in keşfettiği ve 20 .yüzyılda gelişen genetik bi-
limiyle kesinleşen kalıtım kanunları, kazanılmış özelliklerin son-
raki nesillere aktarılması efsanesini kesin olarak yıktı. Böylece
doğal seleksiyon "tek başına" ve dolayısıyla tümüyle etkisiz bir
mekanizma olarak kalmış oluyordu.
Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar
Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için
1930'ların sonlarında, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha
yaygın ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya attılar. Neo-Darwinizm,
doğal seleksiyonun yanına "faydalı değişiklik sebebi" olarak mu-
tasyonları, yani canlıların genlerinde radyasyon gibi dış etkiler
ya da kopyalama hataları sonucunda oluşan bozulmaları ekledi.
Bugün de hala dünyada evrim adına geçerliliğini koruyan
model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyon-
larca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi
sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bo-
zukluklara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmek-
tedir.Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek var-
dır: Mutasyonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için
canlılara zarar verirler. Bunun nedeni çok basittir: DNA çok
kompleks bir düzene sahiptir. Bu molekül üzerinde oluşan her-
hangi rastgele bir etki ancak zarar verir.
Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender olarak
meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mu-
tasyonların evrimsel bir gelişme meydana getiremeyeceğini göste-