Page 163 - Şeytanın Enaniyeti
P. 163

Harun Yahya (Adnan Oktar)               161

                rir. Zaten yüksek derecede özelleşmiş bir organizmada meydana
                gelebilecek rastlantısal bir değişim, ya etkisiz olacaktır ya da za-
                rarlı. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir değişim kol sa-
                atini geliştirmeyecektir.Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en
                iyi ihtimalle etkisiz olacaktır. Bir deprem bir şehri geliştirmez, ona
                yıkım getirir. (B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania:The Ban-
                ner Of Truth Trust, 1988.)

               Nitekim bugüne kadar hiçbir yararlı, yani genetik bilgiyi ge-
            liştiren mutasyon örneği gözlemlenmedi. Tüm mutasyonların
            zararlı olduğu görüldü.Anlaşıldı ki, evrim teorisinin "evrim me-
            kanizması" olarak gösterdiği mutasyonlar, gerçekte canlıları sa-
            dece tahrip eden, sakat bırakan genetik olaylardır. (İnsanlarda
            mutasyonun en sık görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip
            edici bir mekanizma "evrim mekanizması" olamaz.Doğal selek-
            siyon ise, Darwin'in de kabul ettiği gibi, "tek başına hiçbir şey
            yapamaz." Bu gerçek bizlere doğada hiçbir "evrim mekanizma-
            sı" olmadığını göstermektedir. Evrim mekanizması olmadığına
            göre de, evrim denen hayali süreç yaşanmış olamaz.


               Fosil Kayıtları: Ara Formlardan Eser Yok
               Evrim teorisinin iddia ettiği senaryonun yaşanmamış oldu-
            ğunun en açık göstergesi ise fosil kayıtlarıdır.
               Evrim teorisine göre bütün canlılar birbirlerinden türemiş-
            lerdir. Önceden var olan bir canlı türü, zamanla bir diğerine
            dönüşmüş ve bütün türler bu şekilde ortaya çıkmışlardır.Teori-
            ye göre bu dönüşüm yüz milyonlarca yıl süren uzun bir zaman
            dilimini kapsamış ve kademe kademe ilerlemiştir. Bu durumda,
            iddia edilen uzun dönüşüm süreci içinde sayısız "ara türler"in
            oluşmuş ve yaşamış olmaları gerekir.
               Örneğin geçmişte, balık özelliklerini taşımalarına rağmen,
            bir yandan da bazı sürüngen özellikleri kazanmış olan yarı ba-
   158   159   160   161   162   163   164   165   166   167   168