Page 126 - Gözdeki Mucize
P. 126

Gözdeki Mucize


                 Prof. Demirsoy'un "tahmin edilemeyecek kadar küçük olasılık-

            lar" sözüyle ifade ettiği gerçek, aslında "imkansızlık"tır. Gözün rast-
            lantıların bir ürünü olması, açıkça imkansızdır. Darwin de bu ger-
            çek karşısında büyük bir sıkıntı çekmiş ve hatta bu nedenle bir mek-
            tubunda, "Gözleri düşünmek çoğu zaman beni teorimden soğuttu."
            itirafında bulunmuştur.   32

                 Darwin “Türlerin Kökeni” kitabında gözün kompleks yaratılışı
            karşısında ciddi bir zorluk çekmiş, tek çözüm olarak da bazı canlı-
            ların daha basit, bazılarının ise daha kompleks göz yapıları olduğu-

            na atıfta bulunmuştur. Daha kompleks gözlerin, daha basit gözler-
            den evrimleştiğini iddia etmiştir. Ancak bu iddia da gerçeklere
            uygun değildir. Paleontoloji, canlıların yeryüzünde son derece
            kompleks yapılarıyla ortaya çıktıklarını göstermektedir. Bilinen en
            eski görme sistemi, trilobit gözüdür. Trilobitlerdeki 530 milyon yıl-

            lık bu petek göz yapısı, çift mercek sistemiyle çalışan bir "optik hari-
            ka"dır. Bu durum, Darwin'in "kompleks gözler ilkel gözlerden
            evrimleşti" varsayımını da tümüyle geçersiz kılmaktadır.

                 Kaldı ki, Darwin'in "ilkel göz" olarak sözünü ettiği organlar da,
            asla rastlantılarla açıklanamayan kompleks ve indirgenemez bir
            yapıya sahiptirler. En basit şekliyle dahi olsa, "görme"nin oluşabil-
            mesi için, bir canlının bazı hücrelerinin ışığa duyarlı hale gelmesi,
            bu duyarlılığı elektriksel sinyallere aktaracak bir yeteneğe sahip

            olması, bu hücrelerden beyne gidecek olan özel sinir ağının oluşma-
            sı ve beyinde de bu bilgiyi değerlendirecek bir "görme merkezi"nin
            meydana gelmesi gerekir. Tüm bunların rastlantısal olarak ve aynı
            anda, aynı canlıda oluştuğunu öne sürmek ise akıl dışıdır.

                 Sorun evrim teorisi açısından o kadar büyüktür ki, ne kadar
            detaya girilirse, o kadar içinden çıkılmaz hale gelmektedir. Bu nok-
            tada incelenmesi gereken önemli bir "detay" da, "ışığa duyarlı hale
            gelen hücre" hikayesidir. Acaba Darwin'in ve diğer evrimcilerin

            "görme, tek bir hücrenin ışığa duyarlı hale gelmesiyle başlamış ola-
            bilir" derken geçiştirdikleri bu yapı, nasıl bir tasarıma sahiptir?

                                              124
   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131