Page 131 - Gözdeki Mucize
P. 131
Adnan Oktar (Harun Yahya)
Eğer çok sayıda birbirini takip eden küçük değişikliklerle kompleks bir
organın meydana gelmesinin imkansız olduğu gösterilseydi teorim
kesinlikle yıkılmış olacaktı. 38
Darwin'in teoriyi ilk ortaya attığı yıllarda izah edemediği ve
canlıların sahip olduğu "gözleri düşünmek beni bu teoriden soğut-
tu" dediği gözlerin ortaya çıkışı, aradan geçen 100 yıla rağmen
evrimciler tarafından hala izah edilememektedir. Çünkü burada
sözkonusu olan kuşkusuz ki “evrimsel bir mucize” değil, kusursuz
bir yaratılış, Allah'ın herşeyi birbiriyle uyum içinde yaratışının
örneklerinden biridir.
Görmeyi Öğrenmek
Yeni doğmuş bebekler görme organları olduğu halde çevreleri-
ni net olarak göremezler. Gerçekten de yeni doğmuş çocuğun
görme organı bir ışık alıcısından başka bir şey değildir, sadece ışığı
ve karanlığı ayırt edebilir. Bu yüzden de çocuğun durumu oldukça
uzun bir süre tıpkı dilini bilmediği bir ülkede yaşayan insanın
durumuna benzer. Bilmediğimiz bir dili konuşan insanların arasın-
da yaşarken kulağımız önceleri bize tamamıyla anlamsız gelen bir-
takım sesleri algılar, sonradan bu sesler yavaş yavaş bir anlam
kazanmaya başlar. Zaman geçtikçe bu seslerle bazı olaylar arasında
çağrışım yapmaya alışırız.
İşte yeni doğmuş çocuk da aynı şekilde görmeyi zamanla öğre-
nir. Bu öğrenme sürecinin ilk aşaması nesneleri gözleriyle takip
etmesidir. Doğduktan çok kısa süre sonra gözlerinin önünde hare-
ket ettirilen bir ışığı izleyebilir. Bir kaç haftalık olduğunda göz mer-
ceği uyum yapmaya başladığı için görüşü netleşir. Gördüğü şeyleri
eliyle de tutabileceğini fark ettikten sonra, yakınındaki nesneleri
izleyebilmek için gözlerini hafifçe sağa sola oynatmasının yeterli
olduğunu, buna karşılık daha uzaktaki nesneler için gözlerini iyice
döndürmesi gerektiğini kavrar. Ardından da, gözlerini yukarı ve
129