Page 593 - Yaratılış Atlası 3. Cilt
P. 593
Harun Yahya
Kuşkusuz bu, hiçbir gerçeklik payı olmayan bir iddiadır. İnsanların derilerinin farklı renklerde ol-
ması, farklı ırk veya etnik kökenlere mensup olmaları, birini diğerinden daha üstün veya daha zayıf kı-
lan bir durum değildir. 19. yüzyılda bu yanılgının hakim olmasının temel nedenlerinden biri ise, döne-
min ilkel bilimsel koşulları nedeniyle çoğunluğa hakim olan cehalettir.
19 ve 20. yüzyılın ırkçı görüşleriyle tanınan bilim adamlarına verilebilecek örneklerden bir diğeri
Princeton Üniversitesi'nden Amerikalı biyolog Edwin G. Conklin'dir. Conklin, diğer ırkçı Darwinistler
gibi sapkın fikirlerini açıkça belirtmekten çekinmemiştir:
Herhangi bir modern ırkın Neandertal ya da Heidelberg tipleri ile karşılaştırılması şunu gösterir... Zenci ırk-
lar, beyaz ve sarı ırklardan çok orijinal ırka (maymunsu atalara) benzemektedir. Her faktör, beyaz ırkın üs-
tünlüğüne inananları, ırkın saflığını korumak, diğerlerinden ayrımını pekiştirmek ve sürdürmek için çaba
harcamaya yöneltmelidir. 40
Oxford Ünversitesi'nden paleontoloji ve jeoloji profesörü William Sollas da 1911 yılında yayınlanan
Ancient Hunters (Eski Avcılar) adlı kitabında ırkçı görüşlerini şöyle ifade etmişti:
Adalet güçlünün elindedir ve her ırka gücü oranında paylaştırılmıştır. Bir toprağı işgal için öncelik anlamı
taşımamasına rağmen, orada hak talep etmeyi sağlayacak olan güç kullanımıdır. Bu nedenle, mümkün olan
her yolu deneyerek güç artırımına gitmek, her ırkın olduğu kadar insan soyunun da kendine karşı bir göre-
vidir. İster bilim, ister eğitim, ister savunma örgütlenmesi alanlarında olsun, organik dünyanın güçlü fakat
lütufkar hükümdarı olan doğal seleksiyonun, bunu hızla ve sonuna kadar gerçekleştirmemesi bir ceza, doğ-
rudan doğruya bu görevin yerine getirilmemesi olacaktır. 41
Şunu belirtmek gerekir ki, adaletin güçlü olana ait olduğunu söylemek toplumsal ve toplumlar ara-
sı büyük kaoslara yol açacak ciddi bir yanlıştır. Adalet, koşulları ve imkanları her ne olursa olsun, ren-
gine, diline ve cinsiyetine bakılmadan tüm insanların eşit olarak yararlanmaları gereken bir kavramdır.
Gerçek adalet de budur. Darwinist ırkçıların öne sürdüğü gibi "adaletin yalnızca güçlü olanlar için ge-
çerli olduğu" iddiası doğruyu hiçbir şekilde yansıtmayan bir haksızlık ve adaletsizliktir. Ayrıca unutma-
mak gerekir ki, her birey kendisi ve içinde yaşadığı toplum için herşeyin daha güzelini, daha iyisini, da-
ha kalitelisini elde etmek isteyebilir. Bunun için özel emek de sarfedebilir. Ama bunu yaparken başkala-
rına zarar vermeyi göze almak hiçbir şekilde
doğru değildir. Bunun aksini iddia etmek hem
akla hem de vicdana aykırıdır.
İlerleyen tarihlerde de, ırkçı olmadıklarını
söyleyen evrimcilerin dahi yazılarında -evri-
me olan inançlarının doğal bir sonucu olarak-
ırkçı görüşlere rastlanmaktadır. Bunlardan biri
olan evrimci paleontolog George Gaylord
Simpson, her ne kadar kendisine ırkçı denme-
sine kesinlikle karşı çıksa da, Science dergisin-
de yayınlanan bir makalesinde evrim sonu-
cunda ırksal farklılıklar oluştuğunu ve bazı
ırkların diğerlerine göre daha gelişmiş veya
daha ilkel olduklarını iddia etmiştir:
20. yüzy›l›n ortalar›na do¤ru, ›rkç›l›k ABD'nin baz› bölgele-
rinde yeniden t›rman›fla geçti. fiiddete dayal› bir ideolojiye
sahip olan Klu Klux Klan örgütü, ABD'de ›rkç›l›¤›n önde ge-
len savunucular›ndand›. Beyaz ›rk›n üstünlü¤ü yalan›n› sa-
vunan ve siyahlar›n sözde ikinci s›n›f insan olduklar› gibi
yan›lg›lar öne süren bu örgütün faaliyetleri pek çok masum
insan›n hayat›n› kaybetmesine neden oldu.
Adnan Oktar 591