Page 78 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 78

ONÜÇÜNCÜ  LEM’A                                                                                                            81


          küfürde hem adem ve terk var ki, pek kolaydır, hareket istemez. Hem tahrib
          var ki, çok sehildir ve âsandır; az bir hareket yeter. Hem tecavüz var ki, az
          bir amel ile çoklarına zarar verip, ihafe noktasında ve firavuniyet cihetinden
          onlara bir makam kazandırır. Hem akibeti görmeyen ve hazır zevke mübtela
          olan  insandaki  nebatî  ve  hayvanî  kuvvelerin  tatmini,  telezzüzü,  hürriyeti
          vardır ki,  Akıl ve  Kalb gibi  Letaif-i  İnsaniyeyi  insaniyetkârane ve  akibet-
          endişane  olan  Vazifelerinden vazgeçiriyorlar.  Ehl-i  Hidayet ve  başta Ehl-i
          Nübüvvet  ve  başta  HABİB-U  RABB-İL  ÂLEMÎN  olan  Resul-i  Ekrem
          Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Meslek-i Kudsîsi, hem vücudî, hem sübutî, hem
          tamir,  hem  hareket,  hem  hududda  İstikamet,  hem  akibeti  düşünmek,  hem
          Ubudiyet,  hem  nefs-i  emmarenin  firavuniyetini,  serbestliğini  kırmak  gibi
          Esasat-ı Mühimme bulunduğundandır ki, Medine-i Münevvere'de bulunan o
          zamanın  münafıkları,  o  parlak  güneşe  karşı  yarasa  kuşu  gibi  gözlerini
          yumup,  o  Cazibe-i  Azîmeye  karşı  şeytanî  bir  kuvve-i  dafiaya  kapılıp,
          dalalette kalmışlar.

                 Eğer  denilse:  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm  madem
          HABİB-İ  RABB-ÜL  ÂLEMÎN'dir.  Hem  Elindeki  Hak  ve  Lisanındaki
          Hakikattır. Ve Ordusundaki Askerlerin bir kısmı Melaikedir. Ve bir avuç su
          ile bir Orduyu sular. Ve dört avuç buğday ve bir oğlağın etiyle bin adamı
          doyuracak bir ziyafet verir. Ve küffar ordusunun gözlerine bir avuç toprak
          atmakla o bir avuç topraktan her küffarın gözüne bir avuç toprak girmesiyle
          onları kaçırır. Ve daha bunun gibi bin Mu'cizat Sahibi olan bir Kumandan-ı
          Rabbanî, nasıl oluyor Uhud'un nihayetinde ve Huneyn'in bidayetinde mağlub
          oluyor?
                 Elcevab:  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm,  nev-i  beşere
          Mukteda ve  İmam  ve  Rehber olarak  gönderilmiştir.  Tâ ki,  o nev'-i  insanî,
          hayat-ı  içtimaiye  ve  şahsiyedeki  Düsturları  Ondan  öğrensin  ve  Hakîm-i
          Zülkemal'in  kavanin-i  meşietine  İtaata  alışsınlar  ve  Desatir-i  Hikmetine
          tevfik-i hareket etsinler. Eğer Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, hayat-ı
          içtimaiye  ve  şahsiyesinde  daima  Hârikulâdelere  ve  Mu’cizelere  istinad
          etseydi, o vakit İmam-ı Mutlak ve Rehber-i Ekber olamazdı.

                 İşte  bu  Sır  içindir  ki,  yalnız  Davasını  tasdik  ettirmek  için  arasıra
          indelhace,  münkirlerin  inkârını  kırmak  için  Mu’cizeler  gösterirdi.  Sair
          vakitlerde nasılki herkesten ziyade Evamir-i İlahiyeye İtaat etmiştir. Öyle de:
          Hikmet-i Rabbaniye ile ve Meşiet-i Sübhaniye ile tesis edilen ÂDETULLAH
          Kavaninine  herkesten  ziyade  müraat  ve  itaat  ederdi.  Düşmana  karşı  zırh
          giyerdi, "Sipere giriniz!" emrederdi. Yara alırdı, zahmet çekerdi. Tâ tama-
          mıyla  Hikmet-i  İlahiye  Kanununa ve  Kâinattaki  Şeriat-ı  Fıtriye-i  Kübraya
          Müraat ve İtaatı göstersin.
   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83