Page 80 - Risale-i Nur - Lem'alar
P. 80

ONÜÇÜNCÜ  LEM’A                                                                                                            83


          Hâlık-ı  Zülcelal'e  teveccüh  etmemek  için,  Hikmet-i  Rabbaniye,  şeytanın
          vücudunu iktiza etmiştir.

                 Râbian:  İnsan  küçük  bir  Âlem  olduğu  gibi,  Âlem  dahi  büyük  bir
          İnsandır.  Bu  küçük  insan,  o  büyük  İnsanın  bir  fihristesi  ve  hülâsasıdır.
          İnsanda  bulunan  nümunelerin  büyük  asılları,  İnsan-ı  Ekberde  bizzarure
          bulunacaktır.  Meselâ:  Nasılki  İnsanda  kuvve-i  hâfızanın  Vücudu,  Âlemde
          Levh-i  Mahfuz'un  Vücuduna  kat'î  delildir.  Öyle  de:  İnsanda  Kalbin  bir
          köşesinde lümme-i şeytaniye denilen bir âlet-i vesvese ve kuvve-i vâhimenin
          telkinatıyla konuşan bir şeytanî lisan ve ifsad edilen kuvve-i vâhime, küçük
          bir  şeytan  hükmüne  geçtiğini  ve  sahiblerinin  ihtiyarına  zıd  ve  arzusuna
          muhalif  hareket  ettiklerini  hissen  ve  hadsen  herkes  nefsinde  görmesi,
          Âlemde büyük şeytanların vücuduna kat'î bir delildir.

                 Ve bu lümme-i şeytaniye ve şu kuvve-i vâhime, bir kulak ve bir dil
          olduklarından,  ona  üfleyen  ve  bunu  konuşturan  haricî  bir  şahs-ı  şerirenin
          vücudunu ihsas ederler.

                 ONBİRİNCİ  İŞARET:  Ehl-i  dalaletin  şerrinden  Kâinatın
          kızdıklarını  ve  anasır-ı  külliyenin  hiddet  ettiklerini  ve  umum  mevcudatın
          galeyana geldiklerini, Kur'an-ı Hakîm mu'cizane ifade ediyor. Yani: Kavm-i
          Nuh'un başına gelen tufan ile Semavat ve Arzın hücumunu ve kavm-i semud
          ve  âd'in  inkârından  hava  unsurunun hiddetini ve kavm-i  firavun'a karşı  su
          unsurunun ve denizin  galeyanını  ve Karun'a karşı toprak unsurunun gayzını
                                      ى
          ve  ehl-i küfre  karşı  Âhirette   ظيغْلا ن ى   م زيمت داَكت   Sırrıyla Cehennem'in
                                                        َ
                                       ْ َ
                                               ُ َ َ َ ُ
                                            َ
          gayzını ve öfkesini ve sair mevcudatın ehl-i küfür ve dalalete karşı hiddetini
          gösterip ilân ederek gayet müdhiş bir tarzda ve İ’cazkârane ehl-i dalalet ve
          isyanı zecrediyor.

                 Sual: Ne için böyle ehemmiyetsiz insanların ehemmiyetsiz amelleri
          ve şahsî günahları, Kâinatın hiddetini celbediyor?

                 Elcevab:  Bazı  Risalelerde  ve  sâbık  işaretlerde  isbat  edildiği  gibi:
          Küfür  ve  dalalet,  müdhiş  bir  tecavüzdür  ve  umum  mevcudatı  alâkadar
          edecek bir cinayettir. Çünki Hilkat-i Kâinatın bir Netice-i A'zamı, Ubudiyet-i
          İnsaniyedir  ve  Rububiyet-i  İlahiyeye  karşı  İman  ve  İtaatla  mukabeledir.
          Halbuki  ehl-i  küfür  ve  dalalet  ise,  küfürdeki  inkârıyla,  mevcudatın  ille-i
          gayeleri ve sebeb-i bekaları olan o Netice-i A'zamı reddettikleri için, umum
          mahlukatın  hukukuna  bir  nevi  tecavüz  olduğu  gibi,  umum  masnuatın
          âyinelerinde  cilveleri  tezahür  eden  ve  masnuatın  kıymetlerini,  âyinedarlık
          cihetinde   âlî   eden   Esma-i İlahiyenin   Cilvelerini   inkâr   ettikleri
   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85