Page 143 - Gizli El Bosna'da
P. 143
SAVAfi, KATL‹AM VE D‹PLOMAS‹ 141
etti. Bu, Krajina'da uygulanan senaryonun ilk basama¤›n›n ayn›s›yd›. Daha da
önemli bir geliflme ise Temmuz 1991'de yafland›; Milo§evi¡'in emri ile, S›rbistan
‹ç ‹flleriBakan› Mihalj Kertes, Bosnal› S›rplar›n lideri Radovan KaradΩi¡'e yüklü
2
bir silah sevkiyat› yapt›. Bu durum, Milo§evi¡'in KaradΩi¡'in "patronu" oldu-
¤unun aç›k bir göstergesiydi. Nitekim, A¤ustos ay›nda Federal Baflbakan Ante
Markovi¡, Milo§evi¡ ile KaradΩi¡ aras›nda geçen bir telefon konuflmas›n›n gizli-
ce al›nm›fl ses kay›tlar›n› ortaya ç›kard›. Konuflmada, Milo§evi¡, KaradΩi¡'e bir
sonraki silah sevkiyat›n› Banja Luka'daki Federal ordu komutan› General Ni-
kola Uzelac'tan almas› gerekti¤ini söylüyordu. Milo§evi¡'in KaradΩi¡'i uzaktan
3
kumanda ile yönetti¤ine hiç kuflku yoktu. KaradΩi¡ bile, "haftada en az birkaç
kez" Milo§evi¡ ile telefonda konufltu¤unu aç›k aç›k söylüyordu. 4
Eylül ay›nda ise, Bosnal› S›rplar yeni bir ad›m daha atarak ilan etmifl ol-
duklar› "S›rp Otonom Bölgeleri"ni korumas› için Federal ordunun müdahale-
sini istediler. Buna gerekçe oluflturmak için de söz konusu bölgelerde küçük
bir iki silahl› çat›flma meydana getirdiler. Bu, Krajina'da denenmifl olan "pro-
va"n›n aynen tekrar›yd›. Senaryodaki rolünü oynamay› bekleyen Federal ordu
ise, tabi Milo§evi¡'in emri ile, Bat› Hersek'e yaklafl›k 5.000 asker y›¤d›. Eylül
ay›n›n sonunda, bu federal birlikler, "Hersek S›rp Otonom Bölgesi"nin s›n›r›n›
oluflturmufl durumdayd›lar. Buray› halen sürmekte olan S›rbo-H›rvat savafl›-
n›n önemli bir cephesi olan Dubrovnik'e karfl› girifltikleri sald›r›lar için bir üs
olarak kullan›yorlard› ayn› zamanda. Hersek'te üslenmifl olan bu Federal ordu
birlikleri bir keresinde Müslüman ve H›rvat siviller taraf›ndan durdurulmak
istenmifl, bunun üzerine de bu sivillerin üzerine atefl açm›fllard›.
1992'ye gelindi¤inde Bosna hükümeti iflte böylesine kritik bir pozisyo-
nun içindeydi. Ba¤›ms›zl›k ilan›n›n çat›flma olmadan S›rplar taraf›ndan kabul-
lenilmeyece¤i aç›kt›, ama S›rbistan'›n demir pençesi alt›nda yaflamay› kabul et-
mek de Bosnal›lar ad›na kabul edilebilir gözükmüyordu. Çünkü e¤er So¤uk
Savafl sonras› yaflanan kabuk de¤ifliminin bir sonucu olan bu karmafla s›ras›n-
da ba¤›ms›zl›k elde edilemezse, bir daha onu elde etmek çok daha zor olurdu.
Hem dünyada hem de bölgede yaflanan kaos duruldu¤u ve Balkanlar'daki si-
yasi dengeler yerine oturdu¤u s›rada e¤er Bosna hala Belgrad'›n egemenli¤i
alt›nda kalm›fl olursa, bir daha kolay kolay o egemenlikten kurtulacak f›rsat
bulamazd›.
H›rvatistan f›rsat› de¤erlendirmifl ve "diyetini" (savaflta akan kanlar› ve
-geçici de olsa- Krajina ve Do¤u Slavonya'y› vermekle) ödeyerek ba¤›ms›zl›¤›-
n› elde etmiflti. Bosna da belki bu yolu izleyebilirdi. Ancak H›rvatistan ile Bos-
na aras›nda önemli bir fark bulunuyordu. H›rvatlar›n uluslararas› topluluk
içinde sözü geçen güçlü bir hamileri vard›; Almanya. Bu Cermen deste¤i, S›r-
bistan'› uluslararas› topluluk içinde destekleyen "gizli el"i dengelemifl ve