Page 279 - Risale-i Nur - Sözler
P. 279

YİRMİİKİNCİ  SÖZ – BİRİNCİ  MAKAM                                                                          281


              memlekette her iş Mu'cize, herşey mu'cizekâr bir hârika olmak lâzım-
           gelir. Bu ise, bir safsatadır.

                                        İKİNCİ BÜRHAN

              Gel bütün bu ovaları, bu meydanları, bu menzilleri süslendiren şeyler
           üstünde dikkat et. Herbirisinde o gizli Zâttan haber veren işler var. Âdeta
           herbiri  birer  turra,  birer  sikke  gibi,  o  gaybî  Zâttan  haber  veriyorlar.  İşte
           gözünün  önünde,  bak;  bir  dirhem  pamuktan  (Haşiye-3)  ne  yapıyor.  Bak,
           kaç  top  çuha  ve  patiska  ve  çiçekli  kumaş  çıktı.  Bak,  ondan  ne  kadar
           şekerlemeler,  yuvarlak  tatlı  köfteler  yapılıyor  ki,  bizim  gibi  binler  adam
           giyse ve yese, kâfi gelir. Hem de bak, bu demiri, toprağı, suyu, kömürü,
           bakırı, gümüşü, altını Gaybî Avucuna aldı, bir et parçası (Haşiye-4) yaptı;
           bak gör... İşte ey akılsız adam! Bu işler öyle bir Zâta mahsustur ki; bütün
           bu memleket, bütün eczasıyla Onun Mu'cize-i Kuvveti altında duruyor, her
           arzusuna râm oluyor.

                                     ÜÇÜNCÜ BÜRHAN

              Gel, bu müteharrik antika (Haşiye-5) san'atlarına bak! Herbirisi öyle bir
           tarzda  yapılmış;  âdeta  bu  koca  sarayın  bir  küçük  nüshasıdır.  Bütün  bu
           sarayda  ne  varsa,  o  küçücük  müteharrik  makinelerde  bulunuyor.  Hiç
           mümkün müdür ki, bu Sarayın Ustasından başka birisi gelip, bu acib sarayı
           küçük bir makinede dercetsin? Hem hiç mümkün müdür ki, bir kutu kadar
           bir makine bütün bir Âlemi içine aldığı halde, tesadüfî veyahut abes bir iş
           içinde bulunsun? Demek bütün gözün gördüğü ne kadar antika makineler
           var,  o  gizli  Zâtın  birer  sikkesi  hükmündedirler.  Belki  birer  dellâl,  birer
           ilânname hükmündedirler. Lisan-ı halleriyle derler ki: "Biz öyle bir Zâtın
           san'atıyız ki: Bütün bu Âlemimizi, bizi yaptığı ve sühuletle İcad ettiği gibi
           kolaylıkla yapabilir bir Zâttır."
              ------------------
               (Haşiye-3): Tohuma işarettir. Meselâ: Zerre gibi bir afyon bezre, bir dirhem gibi
           bir zerdali nevatı, bir kavun çekirdeği, nasıl çuhadan daha güzel dokunmuş yapraklar,
           patiskadan  daha  beyaz  ve  sarı  çiçekler,  şekerlemeden  daha  tatlı  ve  köftelerden  ve
           konserve kutularından daha latif, daha leziz, daha şirin meyveleri Hazine-i Rahmetten
           getiriyorlar, bize takdim ediyorlar.

              (Haşiye-4): Unsurlardan cism-i hayvanîyi halk ve nutfeden Zîhayatı İcad etmeye
           işarettir.

              (Haşiye-5): Hayvanlara ve İnsanlara işarettir. Zira hayvan, şu Âlemin küçük bir
           fihristesi ve Mahiyet-i İnsaniye, şu Kâinatın bir Misal-i Musaggarı olduğundan; âdeta
           Âlemde ne varsa, İnsanda nümunesi vardır.
   274   275   276   277   278   279   280   281   282   283   284