Page 280 - Risale-i Nur - Sözler
P. 280

282                                                                                                                                                        SÖZLER

                                    DÖRDÜNCÜ BÜRHAN

             Ey  muannid  arkadaş!  Gel,  sana  daha  acibini  göstereceğim.  Bak,  bu
          memlekette  bütün  bu  işler,  bu  şeyler  değişti,  değişiyor,  bir  halette
          durmuyor.  Dikkat  et  ki,  bu  gördüğümüz  camid  cisimler,  hissiz  kutular;
          birer  Hâkim-i  Mutlak  suretini  aldılar;  âdeta  herbir  şey,  bütün  eşyaya
          hükmediyor.  İşte  bu  yanımızdaki  bu  makineye  bak;  (Haşiye-6)  güya
          emrediyor.  İşte  Onun  tezyinatına  ve  işlemesine  lâzım  levazımat  ve
          maddeler, uzak yerlerden koşup geliyorlar. İşte oraya bak: O şuursuz cisim
          (Haşiye-7) güya bir işaret ediyor, en büyük bir cismi, kendine hizmetkâr
          ediyor,  kendi  işlerinde  çalıştırıyor.  Daha  başka  şeyleri  bunlara  kıyas  et.
          Âdeta herbir şey, bütün bu Âlemdeki Hilkatleri müsahhar ediyor.  Eğer o
          gizli  Zâtı  kabul  etmezsen,  bütün  bu  memleketteki  taşında,  toprağında,
          hayvanında,  insana  benzer  mahluklarda;  o  Zâtın  bütün  hünerlerini,
          san'atlarını, kemalâtlarını, birer birer (o şeylere) vereceksin. İşte aklın uzak
          gördüğü  birtek  mu'ciznüma  Zâtın  bedeline,  milyarlar  onun  gibi
          mu'ciznüma,  hem  birbirine  zıd,  hem  birbirine  misil,  hem  birbiri  içinde
          bulunsun;  bu  intizam  bozulmasın,  ortalığı  karıştırmasınlar.  Halbuki  bu
          koca memlekette iki parmak karışsa, karıştırır. Çünki bir köyde iki müdür,
          bir şehirde iki vali, bir memlekette iki padişah bulunsa, karıştırır. Nerede
          kaldı, hadsiz Hâkim-i Mutlak beraber bulunsun?

                                      BEŞİNCİ BÜRHAN

             Ey  vesveseli  arkadaş!  Gel,  bu  azîm  sarayın  nakışlarına  dikkat  et  ve
          bütün bu şehrin zînetlerine bak ve bütün bu memleketin tanzimatını gör ve
          bütün  bu  Âlemin  san'atlarını  tefekkür  et!  İşte  bak:  Eğer  nihayetsiz
          Mu'cizeleri ve Hünerleri olan gizli bir Zâtın kalemi işlemezse, bu nakışları
          sair  şuursuz  sebeblere,  kör  tesadüfe,  sağır  tabiata  verilse,  o  vakit  ya  bu
          memleketin  herbir  taşı,  herbir  otu,  öyle  mu'ciznüma  nakkaş,  öyle  bir
          hârikulâde  kâtib  olması  lâzımgelir  ki,  bir  harfte  bin   kitabı   yazabilsin,
          bir      nakışta     milyonlar     san'atı     dercedebilsin.     Çünki      bak      bu
                 ------------------
             (Haşiye-6):  Makine,  meyvedar  ağaçlara  işarettir.  Çünki  yüzer  tezgâhları,
          fabrikaları incecik dallarında taşıyor gibi; hayretnüma yaprakları, çiçekleri, meyveleri
          dokuyor,  süslendiriyor,  pişiriyor,  bizlere  uzatıyor.  Halbuki  çam  ve  katran  gibi
          muhteşem ağaçlar, kuru bir taşta tezgâhını atmış, çalışıp duruyorlar.
             (Haşiye-7): Hububata, tohumlara, sineklerin tohumcuklarına işarettir. Meselâ bir
          sinek  bir  kara  ağacın  yaprağında  yumurtasını  bırakır.  Birden  o  koca  kara  ağaç,
          yapraklarını o yumurtalara bir rahm-ı mader, bir beşik ve bal gibi bir gıda ile dolu bir
          mahzene çeviriyor. Âdeta o meyvesiz ağaç, o surette zîruh meyveler veriyor.
   275   276   277   278   279   280   281   282   283   284   285