Page 422 - Risale-i Nur - Sözler
P. 422

424                                                                                                                                  SÖZLER


              َباد
         َنم ٍ ِ  َّ    َ َّل َ ى َ ة َ  َ نكَق ل  َ َ خ  َ لِلّا   ه      َ ڬ َ َ و  َ ِراص َ ب ْ    َ  لاْا َ ِ لَو َ نلاَِة َ بَع ِ  َ َ  َ كل ِ  ى    ل  َ  ِ  َّ     َّ     ْ  َ َ َّلا َ ي َ  ل َ َ و َ لا َ ن َ ه َ را َ َ ا َن ۪ ف َ َ ذ  َلِلّا َ َب ِ ِّ  َ قي َ ل   ن
                                                                    ن ه
                                           ً
          ْ
                        ن
                                              ْ
                                                                        ن
                          ِ
           ى
                                                  ِ
                                                     ۪ ِ
          َلٰع  َ َ ى    ْ   ْ  َ مه َ َ م َ ن َ َ ي َ م ۪ شِ  َ نم  َ ِي َ َو  َ  لج  َ َ َ ِر     َ ى لٰع  َ ۪ شِمي َنم  َ ن َ ه َ م َ  ْ ن ْ    َ مَو َ َ هنْطب َلٰع َ ى  َ ۪ شِ َ مي َنمَ َ م َ هن    ْ ْ    ٍ ِ  َ م َ ى ا َ ء َ َ ف َ م
                                ْ ْ
                         ْ ْ ن

                                            ْ ْ


                                                                       ن
                                                                   ْ ْ

                                  ِّ
                         ٌ     ٍ  َشَ  َِلكَ َ ن َ   َ ء َ َ ۪ دق ي َ ر       َّ ه    ِ  َ ى ا َ ء َ اَ َ ن َ ا َ لِلّ َ ى لٰع    ن  ن  ْ   ٍ   ْ ن ه      َ  ا َ ر َ ب َ ع َ َ ي َ خ َ نل َ ق َ ا َ لِلّ َ َ م ا َ َ يَ
                              ْ

            İşte  şu  Âyet,  Mu’cizat-ı  Rubûbiyetin  en  mühimlerinden  ve  Hazine-i
          Rahmetin en acib perdesi olan bulutların teşkilâtında yağmur yağdırmak-
          taki  Tasarrufat-ı  Acibeyi  beyan  ederken  güya  bulutun  eczaları  cevv-i
          havada  dağılıp  saklandığı  vakit,  istirahata  giden  neferat  misillü  bir  boru
          sesiyle  toplandığı  gibi  Emr-i  İlahî  ile  toplanır,  bulut  teşkil  eder.  Sonra
          küçük küçük taifeler bir ordu teşkil eder gibi, o parça parça bulutları te'lif
          edip, -Kıyamette seyyar dağlar cesamet ve şeklinde ve rutubet ve beyazlık
          cihetinde kar ve dolu keyfiyetinde olan- o sehab parçalarından Âb-ı Hayatı
          bütün  Zîhayata  gönderiyor.  Fakat  o  göndermekte  bir  İrade,  bir  Kasd
          görünüyor.  Hacata  göre  geliyor;  demek  gönderiliyor.  Cevv  berrak,  safi,
          hiçbir şey yokken bir mahşer-i acaib gibi dağvari parçalar kendi kendine
          toplanmıyor, belki Zîhayatı tanıyan Birisidir ki, gönderiyor. İşte şu Mesafe-
          i Maneviyede Kadîr, Alîm, Mutasarrıf, Müdebbir, Mürebbi, Muğis, Muhyî
          gibi Esmaların matla'ları görünüyor.

            Sekizinci  Meziyet-i  Cezalet:  Kur'an  kâh  oluyor  ki,  Cenab-ı  Hakk'ın
          Âhirette Hârika Ef'allerini Kalbe kabul ettirmek için ihzariye hükmünde ve
          zihni  tasdika  müheyya  etmek  için  bir  i'dadiye  suretinde  dünyadaki  acaib
          ef'alini zikreder veyahut istikbalî ve uhrevî olan Ef'al-i Acibe-i İlâhiyyeyi
          öyle  bir  surette  zikreder  ki,  meşhudumuz  olan  çok  nazireleriyle  onlara
          kanaatımız gelir. Meselâ:
                                             ِ
                      َ ي َ۪بمَم  َص       ٍ ِ  َ ة َ َ اف َ ذ ا َ َ وه َ َ خ ۪ ي  َفْط  َن َ ن  ْ ن       ن  َ مَ َ ها   ْ  ان َ  َ  اَنا َ   ن َّ    ِ َ لا ْ نَ  َ ْاَريَ   لَو ا
                                                َ نق لخ

                         ن ٌ
                      ٌ

                                               ن
                                                                  ْ
          tâ  Surenin  âhirine  kadar...  İşte  şu  bahiste  Haşir  mes'elesinde  Kur'an-ı
          Hakîm, Haşri isbat için yedi-sekiz surette muhtelif bir tarzda isbat ediyor.
          Evvelâ  Neş'e-i  Ûlâyı  nazara  verir.  Der  ki:  "Nutfeden  alakaya,  alakadan
          mudgaya,  mudgadan  tâ  Hilkat-ı  İnsaniyeye  kadar  olan  neş'etinizi
          görüyorsunuz. Nasıl oluyor ki, Neş'e-i Uhrayı inkâr ediyorsunuz. O, onun
          misli, belki daha ehvenidir." Hem Cenab-ı Hak İnsana karşı ettiği ihsanat-ı
          Azîmeyi   انًرا  َ ض َ ِر َ  َخ  َ ج َ ِر َ َ ْا َ  لا     َ َّشل اَن ِ  َ َ م  َ مكل َ ن    َ  لعج  ىذ    Kelimesiyle işaret edip der:
                                                   َ  ا َ َّل ۪ َ
                          ْ


                                       ْ
   417   418   419   420   421   422   423   424   425   426   427