Page 718 - Risale-i Nur - Sözler
P. 718
720 SÖZLER
bulsun Vücud, görünsün. Sür'at-i hareketle bir nokta bir hat olur.
Çevirmenin sür'ati yapar bir Lem'a-i Nur, Daire-i Nurani. Hakaik-i nisbiye
vazifesi, dünyada taneler sünbül olur.
Kâinatın çamuru, revabıt-ı nizamı, alâik-ı nakşını odur teşkil ediyor. Âhirette
bu nisbî Emirler orada Hakaik olur.
Hararette meratib, ona olmuştur sebeb tahallül-ü bürudet.
Hüsündeki derecat kubhun tedahülüdür. Sebeb, illet oluyor.
Ziya zulmete borçlu, lezzet eleme medyun; sıhhat, marazsız olmaz. Cennet
olmazsa belki Cehennem tazib etmez. Zemherirsiz olmuyor... Ger zemherir
olmazsa, o da ihrak edemez.
O Hallak-ı Lemyezel, Halk-ı Ezdad içinde Hikmetini gösterdi. Haşmeti etti
zuhur...
O Kadîr-i Lâyezal, cem'-i ezdad içinde İktidarı gösterdi. Azamet etti zuhur.
Mâdem o Kudret-i İlahî Lâzıme-i Zâtî olur
O Zât-ı Ezelî'ye, hem zarure-i nâşie; onda zıddı olamaz, acz tahallül edemez,
onda meratib olamaz, herşeye nisbeti bir, hiç bir şey ağır olmuyor.
O Kudretin Ziyasına Güneş mişkât olmuştur. Bu mişkâtın Nuruna deniz
yüzü âyine, şebnemlerin gözleri birer mir'at olmuştur.
Denizin geniş yüzü, gösterdiği güneşi çin-i cebînindeki katreler de gösterir,
şebnemin küçük gözü yıldız gibi parlıyor.
Aynı hüviyet tutar; şebnem, deniz bir olur güneşin nazarında, Kudreti tanzir
eder; şebnemin gözbebeği küçücük bir güneştir.
Şu muhteşem güneş de küçücük bir şebnemdir; gözbebeği bir Nurdur ki
Şems-i Kudretten gelir, o Kudrete kamer olur.
Semâvat bir denizdir; bir Nefes-i Rahman'la çin-i cebînlerinde mevcelenip,
katarat ki nücum ve hem şümustur.
Kudret Tecelli etti, o katarata serpti nurani lemaatı. Herbir güneş bir katre,
herbir yıldız bir şebnem, herbir Lem'a timsaldir.
O Feyz-i Tecellînin küçücük bir aksidir o katre-misâl güneş. Eder mücellâ
camını o lümey'a zücace dürri-misâl parlıyor
O şebnem-misâl yıldız latif gözü içinde, bir yer yapar Lem'aya, Lem'a olur
bir Sirac, gözü olur Zücace, Misbahı nurlanıyor.
* * *
Meziyetin Varsa Hafa Türabında Kalsın; Tâ
Neşvünema Bulsun
Ey zîhassa-i meşhure! Taayyünle zulmetme, ger perde-i hafanın altında sen
kalırsan, ihvanına verirsin İhsan ve Bereketi.