Page 106 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 106

108                                                                          YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


          bütün  o  büyük  daireyi  mahvetti.  Altında  ve  bitişiğindeki  dükkânları
          bütün yaktı, yıktırdı. Risale-i Nur'un ve “Âyet-ül Kübra”nın hıfzında
          olan  mağazaya  kat'iyyen  ilişmedi  ve  altındaki  Şakirdin  dükkânı  da
          müstesna  olarak  sağlam  kaldı.  Yalnız  ahali  camlarını  kırdılar.  Eğer
          ahali ilişmeseydi, eşyalarını almasaydılar, hiçbir zarar olmayacaktı.

                 İşte  Isparta  halıcıhanesinin  yangını  ile,  Risale-i  Nur'un
          Derslerine köşklerini tahsis eden zâtların o dehşetli yangınla bitişik iki
          Kardeşinin  iki  hanesinin  kurtulması  Risale-i  Nur'un  bir  Kerameti
          olduğu  gibi;  Kastamonu'da  aynen  bu  Emirdağı  yangını  gibi,  orada
          karşımdaki  dehşetli  bir  yangının  ittisalindeki  Risale-i  Nur  Şakird-
          lerinden  Hâfız  Ahmed'in  evi  hârika  bir  surette  kurtulması  ve
          hemşiresinin üçüncü kat yangın içinde hârika bir tarzda, hem elmas ve
          altun mücevheratını, hem canını Risale-i Nur'un Berekâtıyla kurtarması
          misillü; burada da bu yangında, Risale-i Nur'un çalışkan Talebelerinden
          ve  Çalışkan  Hanedanından  üç  Kardeşi  olarak  dört  zâtın  o  dehşetli
          yangından  kurtulması,  Risale-i  Nur'un  ve  “Âyet-ül  Kübra”nın  bir
          Kerameti olduğuna hem benim, hem onların, hem sair Kardeşlerimizin
          kat'î kanaatımız geldi. Burada eksik olmayan az bir rüzgâr esseydi, o
          çarşı  dükkânlarının  ekserisini  yandırabilirdi.  Hattâ  “Âyet-ül  Kübra”
          mağazasından on-onbeş dükkân tâ uzakta eşyalarını çıkarıp kaçırdılar.

                 Bazı  emarelerle,  Sandıklı'da,  hem  Afyon,  Kütahya  ortasında,
          Risale-i  Nur'a  ve  yeni  Mektublarımı  elde  etmeleriyle  bana  karşı  bir
          ilişmek emareleri göründü. O iki hâdisede, İstanbul hâdiseleriyle tokat
          yediler. Bu  defa, niyetlerinde bana ilişmek cezası olarak bu tokat geldi,
                   ِ
          للّ
            ا

                ء آَّش    نا    o niyetten onları vazgeçirdi ve korkutup susturdu.
          ُ  َ ٰ  ْ َ
                 Kardeşlerim!  Sizin  zekâvetiniz  ve  tedbiriniz,  benim
          Tesanüdünüz hakkında nasihatıma ihtiyaç bırakmıyor. Fakat bu âhirde
          hissettim ki, Risale-i Nur Şakirdlerinin Tesanüdlerine zarar vermek
          için birbirinin hakkında sû'-i zan verdiriyorlar, tâ birbirini ittiham
          etsin.  Belki  filan  Talebe  bize  casusluk  ediyor,  der;  tâ  bir  inşikak
          düşsün.  Dikkat  ediniz..  gözünüzle  görseniz  dahi  perdeyi
          yırtmayınız...  Fenalığa  karşı  iyilikle  mukabele  ediniz.  Fakat  çok
          ihtiyat ediniz.. Sır vermeyiniz... Zâten Sırrımız yok, fakat vehhamlar
          çoktur. Eğer tahakkuk etse, bir Talebe onlara hafiyelik ediyor; ıslahına
          çalışınız..  perdeyi  yırtmayınız.  Sizin,  hususan  Isparta  Medresesindeki
          Tesanüdünüz;  hem  Risale-i  Nur'u,  hem  Şakirdlerini,  hem  bu
          memleketin  yüzünü  ak  etmiş.  Ve  her  tarafta  Risale-i  Nur'a  çalıştıran
          ehemmiyetli
   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111