Page 126 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 126
128 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
vermem; asayiş, idare lehinde, sabır ve tahammüle karar verdim.
Elbette dünya daimî olmadığı gibi, hâdisatı da fırtınalı, daima
değişir. Birkaç saat cinayetlerle, dünyevî ve uhrevî binler zakkum ve
azab neticeleri var. O zaman, faidesiz "yüzbinler teessüf"
diyeceksiniz! Ben, resmî makamata ve bizimle tam alâkadar
vazifedarlara yazdığım gibi, sizin gibi bedbahtlara dahi derim: Biz,
Risale-i Nur'la, bu memleketin ve istikbalinin en büyük iki
tehlikesini def'etmeye çalışıyoruz.. ve bilfiil çok emarelerle, hattâ
mahkemede de kısmen isbat etmişiz.
Birinci tehlike: Bu memlekette, hariçten kuvvetli bir surette
girmeğe çalışan anarşiliğe karşı sed çekmek.
İkincisi: Üçyüz elli milyon Müslümanların nefretlerini
Kardeşliğe çevirmekle, bu memleketin en büyük Nokta-i İstinadını
temin etmektir.
* * *
AFYON EMNİYET MÜDÜRÜ'NE DERİM Kİ:
Müdür Bey! Dünyada, eski zamandan beri görülmemiş bu
derece kanunsuz ve manasız ve maslahatsız tecavüzler bana geldiği
halde neden aldırmıyorsunuz? Bir misali:
Câmiye, hâlî zamanda, Cemaat hayrına sahib olmak için, bazı
bir-iki adamdan başka kimseyi yanıma kabul etmediğim halde, resmen
"Kat'iyyen Câmiye gitmeyeceksiniz!" deyip; bu gurbette, hastalık ve
ihtiyarlık ve yoksulluk içinde bu ihanet hangi kanunladır? Hangi
maslahat var? Haberim olmadan, Câminin hâlî bir yerinde iki-üç tahta,
bir kilimle beni üşütmemek fikriyle bir zâtın yaptığı iki kişilik bir
settare yüzünden, ehemmiyetli bir mes'ele şeklinde, hem bana, hem
umum halka manasız telaş vermek hangi kanunladır? Hangi maslahat
var? Soruyorum.
Bana bu ihanetleri yapanların hiçbir bahaneleri yoktur. Yalnız
teveccüh-ü ammeyi bahane edip: "Bu menfî adama neden hürmet
ediyorsunuz?." Ben de derim:
Bütün dostlarım biliyorlar ki; ben, şahsıma karşı hürmeti ve
teveccüh-ü ammeyi istemiyorum, reddediyorum. Benim hakkımda
başkalarının hüsn-ü zannını kabul etmediğim halde, hangi kanun beni
mes'ul eder ki; ihtiyarım ve rızam haricinde, başkasının hüsn-ü zannıyla