Page 127 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 127

EMİRDAĞ  LÂHİKASI-I                                                                                       129


           bana ihanet ediliyor. Farz-ı muhal olarak, bu teveccüh-ü amme Hakikat
           da  olsa;  vatana,  millete  faidesi  var,  zararı  olmaz.  Hem  eğer,  bir
           parçasını  ben  de  kabul  etsem;  bu  ihtiyarlık,  hastalık,  yoksulluk  ve
           soğuk  bir  oda  içerisinde,  dehşetli  bir  haps-i  münferidde,  zarurî
           Hizmetlerimi  görmek  için  bir-iki  insanın  dostluğunu  kabul  etmek-
           liğimde  hangi  fenalık  var?  Hangi  kanun  bunu  men'eder?  Bir-iki  işçi
           çocuktan  başka  benimle  temas  ettirmemek  hangi  kanunladır?  O  işçi
           çocuklar  her  vakit  bulunmadığı  için,  kendim  işimi  göremiyorum.  Bu
           dehşetli  vaziyeti,  elbette  bu  memlekette  inzibat  ve  hükûmet  ve  idare
           adamları nazar-ı ehemmiyete almak borçlarıdır. Cidden alâkadar  eder
           diye size beyan ediyorum.
                                               Emirdağı'nda bir tecrid-i mutlakta
                                                                  Said   Nursî
                                          *  *  *

                  Aziz,  Sıddık  Kardeşlerim!
                  Cenab-ı  Hakk'a hadsiz  şükür olsun ki,  çoktan beri beklediğim
           bir ciddî yardım, Konya Ülemasından görülmeğe başladı.

                  Evet Risale-i Nur, Medreseden çıkmış, İlim içinde Hakikata
           yol  açmış.  Hakikî  sahibleri  ve  taraftarları  Medreseden  çıkan  Hocalar
           olduğuna  binaen,  umum  Anadolu'nun  eskiden  beri  parlak  ve  faal  bir
           Medresesi Konya şehri olduğundan o Mübarek Medresenin Şakirdleri
           kendi  malları  olan  Risale-i  Nur'a  sahib  çıkmağa  ve  sarılmağa
           başladığını Sabri'nin Mektubundan anladım ve buraya, Konya'ya yakın
           geldiğime  Ruh  u  Canımla  memnun  olup  bana  gelen  bütün  sıkıntılara
           sürur  ile  mukabele  edip  tahammül  ediyorum.  Başta,  çok  Mübarek
           Tefsirin  çok  muhterem  ve  kıymetdar  sahibi  olan  Hoca  Vehbi  Efendi
           olarak, Risale-i Nur'u takdir edip alâkadarlık gösteren bütün Konya ve
           civarı  Ülemalarını,  bütün  kazançlarıma  ve  Dualarıma  şerik  ettim.  Ve
           Has Kardeşlerim Dairesi içinde isimlerini bildiğim zâtları, isimleriyle
           Dua  vaktinde  yâdediyorum.  Risale-i  Nur  Şakirdlerindeki  şirket-i
           maneviye  itibariyle,  benim  çok  noksan  kazancımdan  hisse  aldıkları
           gibi;  bütün  Şakirdlerin  bütün  kazançlarından  da  hisseler  almağa  yol
           açıldığını;  benim  tarafımdan  Selâmımı  hürmetlerimle  onlara  tebliğ
           ediniz. Isparta Kahramanları gibi, Konya'nın mübarek Âlimleri Risale-i
           Nur'a  sahib  çıktıklarından,  daha  dünyaca,  Vazife-i  Nuriyeye  bir
           endişem kalmadı. O mübarek ve kuvvetli
   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132