Page 151 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 151
EMİRDAĞ LÂHİKASI-I 153
bazı safdil dostlarımızdan hem Eskişehir'e, hem Konya'ya Kitablar
gönderdiğimi ve Asâ-yı Musa mecmualarını aldığımı haber almalarından
endişeler ederken, birden hiç emsali görülmemiş bir buçuk metre kar ve
dehşetli fırtına ve soğuk bu mevsimde gelmesi; bir hiddet, bir gazab; dört
defa zelzeleler ve geçen sene yağmursuzluk gibi, Risale-i Nur ve
Şakirdleriyle münasebetdar olabilir diye sordum: "Bu bela umumîdir,
yoksa Afyon ve Eskişehir Vilayetlerine mi mahsustur?"
ِ ِ
Dediler ki: "O iki vilayete mahsustur." Ben de, للّ دمحْلَا dedim.
ٰ ُ ْ َ
Demek Risale-i Nur'a ve Şakirdlerine umumî bir taarruz yoktur. Belki
yalnız bana ve elimdeki Nurlara... Çok güvendiğim Eskişehir, Denizli gibi
bir Medrese-i Nuriye olacağını tahmin ettiğim halde, Denizli'den on derece
noksan kalmasının sebebi; onları da, Afyon ve Emirdağı gibi ürkütmektir.
ِ
ا
Her ne ise, merak etmeyiniz; ء آَّش نا bu hâdise-i cevviye, aynı İstanbul
للّ
ْ َ
َ ٰ
ُ
mekteblerinin hâdisesi gibi, gizli masonları, niyet ettikleri yeni bir
taarruzdan vazgeçirdi; İnayet-i Rabbaniye himaye ediyor.
Sâniyen: Bu defa yedi-sekiz Mektublarınızı aldım. Hususî
cevablara halim, Kalemim ve vaktim müsaade etmediğinden
gücenmeyiniz. Mehmed Feyzi ve Emin'in Mektublarını, ilişmeden
“Lâhika”ya geçirdik. O ikisi, sekiz sene hususî Hizmetimde bulunmaları
cihetiyle, haddimden çok ziyade tavsifatlarını bir nevi manevî Dua ve
sebeb-i teşvik ve kanaat bir hüsn-ü zan ve Tercüman-ı Nur haysiyetiyle
Üstadlarına bir Alâmet-i Sadakat ve bir Vesika-i İtikad ve İrtibattır diye
ilişmedim. Ve Feyzi'nin merhume vâlidesinin Risale-i Nur Dersleriyle
güzel ve nuranî vefatı; Nurların, Şakirdlerine sekerat vaktinde ve sıkıntılı
zamanlarında imdada yetişmesine bir parlak nümune olarak “Lâhika”ya
girmesi münasibdir.
Halil İbrahim'in bu defaki Mektubunda Kaza ve Kader-i İlahî'den
ne kadar? nedendir? diye çok suallerinin birden cevabı, bizlere
mücahidane çok hasenat kazandıracak ve Nurlara herkesin nazar-ı
dikkatini celbetmekle umuma okutmaktır. Fakat bir derece Kaza ve
Kadere itiraz manasını hayale getirdiği için, şimdilik Lâhika ile tamimi
münasib olmaz. Ve Mektubun âhirindeki, “Cevşen-ül Kebir”den alınan
fıkralar, Dualar çok güzeldir.
Sâlisen: Hüsrev'in Mektubunda, Atabey'li Kötürüm Ali ve
Eğirdir'li Kâzım'ın Nurlara tam şevkle Hizmetleri, hattâ Ruhanîleri de
onları tebrike ve tahsine sevkeder. Ve Aliköyü'nden bana Mektub yazan
ondört yaşındaki Mustafa Yeşil, pederiyle hem Kur'ana, hem
Nurlara Hizmetleri ve üç Ali'lerin gayret ve Himmetleriyle