Page 146 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 146
148 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
Üçüncüsü: Ben onların nazarında Risale-i Nur ve Şakirdlerdeki
Şahs-ı Manevîsinin Mümessili ve Nümunesi olmam cihetiyle, onların
sebeb-i teşvikleri olan o hârika hüsn-ü zanlarını ve Kuvve-i
Maneviyelerini kırmak, maslahat değildir. O ikisine ve arkadaşlarına,
hususan Ahmed Feyzi ve Denizli hapsindeki Kardeşlerimize ve
hakkımızda adalete çalışanlara binler Selâm…
Sâlisen: Çok defa benim sıkıntılarıma bir merhem hükmüne
geçmiş ve yanımdaki sakladığım Karhaman Hüsrev'in çok Mektubları
ve onların her birinden birer ehemmiyetli fıkrayı alıp mecmuunu
“Lâhika”ya geçirmek için zaman bulamıyorum. İnşâallah bir istirahat
zamanında tedkik edeceğim. Ahmed Nazif'in İnebolu Talebeleri
namına yazdığı ve Halil İbrahim'in ağlatıcı mersiyesinden iştiraklerini
gösteren Mektubu, benim o havalideki Sebatkâr Kardeşlerim hakkında
endişelerimi izale eyledi. Cenab-ı Hak onlardan razı olsun.
Râbian: Çoban İsa Köyü'nde Ahmed'in Mektubunda isimleri
bulunan eski ve yeni Kardeşlerimizin Risale-i Nur'a çalışmaları ve
çocukları da Kur'ana ve Nurlara çalıştırmaları, bu vakitte Nurlara
ِ
büyük bir Hizmettir. Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin, يمَّٓا !
َ
Hâmisen: Münafık düşmanlarımın maddî ve manevî zehirlerine
karşı gerçi “Cevşen” ve “Evrad-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibend” beni
ölüm tehlikesinden, belki yirmi defa Kudsiyetleriyle kurtardılar; fakat
maatteessüf asabımda ve sinirlerimde ve hassasiyetimde, o zulümden
öyle şiddetli bir tesir, bir heyecan, bir teellüm, bir teneffür gelmiş ki; en
samimî dostumu ve tam Sadık bir Kardeşimi bir saat yanımda
tahammül edemiyorum, Ruhum kaldırmıyor. Hattâ biri bana baksa da
sıkılıyorum. Eskide bende biraz bulunan merdümgirizlik hastalığı, o
zalimlerin gaddarane sıkıntılarıyla ve tarassudlarıyla bende çok
şiddetlenmiş. Güya ölmeden evvel hayat-ı içtimaiye cihetinde ölmüşüm
ki; bu Hakikat ve bu Sır için hakkımda, Has Kardeşlerim vefat
mersiyelerini yazıyorlar.
Hem buranın havası, benim asabıma pek çok dokunuyor. Bu
kışın bir günü, Denizli hapsinin o geçirdiğimiz kış kadar bana ağır
geliyor, beni üzüyor.
Evet nasıl göz, bir saçı kaldırmıyor; aynen öyle de, şimdiki
Ruhum ve o durum, bir saç kadar sıkletten, ağırlıktan müteessir olduğu
halde, Risale-i Nur'un ve Şakirdlerinin Selâmetlerine, onların
bedellerine ve yerlerinde dağ gibi ağır tazyikat ve sıkıntıları
memnuniyetle