Page 162 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 162

164                                                                          YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


                                  د
          şübhelere  düşen  adam,-   محْلا  ِ ِ ٰ        للّ    - kurtuldu,  tam  kanaatı geldi. Belki
                                    ْ َ
          sizin  bazılarınıza  faidesi  var  diye  size  de  gönderdim.  Umumunuza
          binler Selâm...
                                         *  *  *
                      BU FIKRA BİR DERECE MAHREMDİR
                         YALNIZ HASLARA MAHSUSTUR.

                 Aziz, Sıddık  Kardeşlerim!
                 Çok  defa  hatırıma  geliyordu  ki:  Neden  herkesten  ziyade
          Medreseden  çıkanlar  Risale-i  Nur'a  sarılmaları  lâzım  iken,  en
          ziyade çekinen, onlardan resmî Vazifeyi alanlardır?

                 Şimdi birden hatıra gelen cevabın bir az kısmını beyan etmek
          lâzım geldi.

                 Evvelâ:  Gizli  münafıklar  aleyhimizde  büyük  makamlarda
          olanların bir kısmını istimal ederek resmî bir tarzda şiddetli propaganda
          etmelerinden,  bütün  resmî  memurlar  ürkmeye  ve  çekinmeye  mecbur
          olmuşlar.  Onlar  içinde  dahi  enaniyetli  ve  evhamlı  ve  bid'aları  kabul
          eden Hocalar, daha ziyade çekinmeye başlamışlar, kendilerine bir özür,
          bir bahane aramışlar. Risale-i Nur'dan "İşarat-ı Seb'a"nın bid'acılara
          şiddetli tokadı ve "Sekizinci ve Onsekizinci Lem'a"da İmam-ı Ali'nin
          (R.A.) "Ercüze"de, Ülema-is sû' hakkında dehşetli tokadı ve bid'alara
          bir  derece  ve  bir  cihette  müsaid  olan  Vehhabîlik  Mezhebi'ni  perde
          altında  kabul  edenler,  "Yirmisekizinci  Mektub"un  Vehhabîler
          hakkındaki  mes'elenin  tokadı  ve  Kur'an  tercümesini  yapan  ve  Kur'an
          yerinde  tercümesinin  okunmasına  cevaz  gösterenlere  Risale-i  Nur'un
          şiddetli  tokatları  ve  derd-i  maişet  zarureti  ve  mevki-i  içtimaîde
          haysiyetini  düşünmeleri  sebebiyle  Hocalar,  hattâ  İstanbul'un  eskide
          dost  Hocaları  kaçmağa  ve  az  bir  kısmı  tenkide  çalışmaya;  hattâ  Âl-i
          Beyt ve İmam-ı Ali'ye adavetleri bulunan müfrit Vehhabîlik hesabına
          Risale-i  Nur'un  Âl-i  Beyt  ve  İmam-ı  Ali'nin  bir  manevî  Hediyesi  ve
          Eseri  olmasından,  itiraz  etmeye  başlamışlar.  Fakat  biz  İstanbul
          Âlimlerinden  kızmıyoruz,  belki  bir  cihette  memnunuz...  Çünki
          başkalara nisbeten ilişmiyorlar.

                 Hem merhum Fetva Emini Ali Rıza ve merhum Ahmed Şiranî
          ve  merhum  Şevket  Efendi  ve  merhum  Mehmed  Âkif  gibi  insaflı,
          Risale-i Nur'u fevkalâde takdir ve tahsin eden o muhterem ve merhum
          zâtların     hatırı    için    biz    İstanbul    Hocalarına    dostuz,   onlardan
   157   158   159   160   161   162   163   164   165   166   167