Page 194 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 194

196                                                                          YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN


          bana  karşı  selefleri  gibi  manasız,  lüzumsuz  tazyik  ve  zulme  meydan
          vermesinler.  Hakikaten  buranın  maddî  ve  manevî  havasıyla  imtizaç
          edemiyorum. Sıkıntılarım pek fazla. İkametgâhımı hem dışarıdan, hem
          içeriden kilitliyorum. Her cihetle yalnızım. Ve bir cihette de komşusuz,
          sıkıntılı  bir  odada,  hasta  bir  halde  hayatımı  geçiriyorum.  Bazan  bir
          günü,  Denizli'de  bir  ay  hapisten  fazla  beni  sıkmış.  Bu  yirmi  sene
          dehşetli  zulüm  ile  hürriyetime  ve  serbestiyetime  ilişmek  artık  yeter.
          Zâten iki sene mahkemelerin tedkikatıyla ve aleyhimdeki münafıkların
          plânları  akîm  kalmasıyla  kat'iyyen  tebeyyün  etmiş  ki,  şahsımda  ve
          Nurlarda  bu  vatan  ve  millete  zarar  tevehhüm  etmekle  daha  kimseyi
          kandıramazlar.  Ben  de  herkes  gibi  hürriyetime  sahib  olsam,  belki
          tebdil-i  hava  için  mutedil  havası  bulunan  bu  kazanın  bazı  köylerine
          gitmeme  müsaadekâr  bir  iş'ar  burada  olsa,  münasib  olur.  Size  ve
          oradaki Nur dostlarıma çok Selâm ve Dua ediyoruz.
                                                                          ِ
                                                                ِ
                                                                 قِ ابْلا وه     قِا   بْلَا
                                                                            َ
                                                                  َ
                                                                      َ ُ
                                                                                                   Said Nursî
                                         *  *  *

                 Hakikaten  merhum  Hasan  Feyzi  gibi  az  zamanda  çok  Hizmet
          eden ve Nurlara karşı pek çok ciddî alâkadar olan Mustafa Osman'ın
          Hizmetinin  makbuliyetine  bir  delil  olarak,  Hasan  Feyzi'nin  ve  onun
          Ruhlarında  ve  Sadakatlerinde  iki  muallim  olan  Ahmed  Fuad  ve
          Mustafa Sungur ve iki yüksek Talebe olan Mustafa Oruç ve Rahmi'yi
          bulması  ve  Risale-i  Nur'un  o  kuvvetli  ellerle  Hizmetine  çalışması,  o
          havali için büyük bir saadettir.

                 Hem    bazı    cümleleri   ta'dilâtla   beraber   "Lâhika"mıza
          geçirdiğimiz  Mustafa  Osman'ın  ve  muallim  Mustafa  Sungur'un
          müşterek  acib  Mektubları gösteriyor ki; merhum Hasan Feyzi nev'inde
          bir  sünbül  orada inkişafa başlamış,  للّا    ء   َ ٰ  آَّش    نا   ْ َ  ِ   çok bîçarelerin İmanını
                                             ُ
          kurtaracaklar.  Hususan  onların  mahiyetinde  ve  Isparta'nın  küçük
          masum  Kahramanlarına  benzer  Rahmi  namında  ondört  yaşında  bir
          mektebli çocuğun fedakârane Nurların Derslerini gaye-i hayat bilmesi,
          bizleri  ve  Nurcuları  cidden  sevindiriyor.  O  havali  için  gençlerin
          kurtulmasına bir fâl-i hayırdır.
                 Risale-i  Nur'un  “Zülfikar”  ve  sair  mecmuaların  İntişarı  için
          büyük  yardımlarda  bulunan  ve  merhum  Şehid  Hâfız  Ali'nin  en
          mükemmel
   189   190   191   192   193   194   195   196   197   198   199